Fakat bunların hepsi halk l(ahakası larafından fazla üdenmiş bir marja dayandıfından, bu eserlerin çoğalmasına ve bir kısım fertlerin zengin olmaşına rağmen balk tabakasından istlnlâk haric! kalanlar çoğalır; ya- vaş yâavaş sanayi kalbur üstünde kalmış adık bir zümrenin sanayi haline geçerek istihlâk sahasını daraltır. Halbuki öbür tarafta, halkın ekserive- H tarafından ödenen marjdan hisse alarak zenrzin olan bu zünire daha fazla kazanmak için islilisal kudretlini çoğaltacaşğından, günün — birinde ve kısa bir zamanda Tazla islihsal devresine girerek, himayeli Matlardan istifade edememeğe başlarlar. Bu suretle bağlandığı ve tekemmlll ettiği zanolunan ferdiyetçilik tıpkı Garpta olduğu gibi son tekâmül devresinde bir buhrana düşerek İflüslar, fabrika kapanmaları, fMat düşkünlükleri işsizlik, mali buhran birbirin! takip eder ve nasıl ki'Garpta bir umurmt buhran iİle ferdiyetcilik tasfiveye İcbar olunmuş ise, bu memleketlerde de ayni şekilde hir buhran ile ferdiyetçilik nihayellenir. (1) Demek oluyor ki bugünkü şartlar altında iktisadi organlarını yeniden kuracak bizim gibi bir memlekette «ferdiyetçilike yapmak demek, mu- hakkak bir buhrang bir uçuruma doğru bilerek gitmek demeklir. Göry- önünde aynl venlleri cçok büyük ve cok miülsalit imkânlar içinde tatbik etmiş Garp âlemi ve onun iki asırlık tecrübeleri varken, sonu muhakkak bir uçurumla neticelenecek bir yolda yürümek, ancak şuursuzluğun ifa- desi olabilir. İnsanlar, kendIlerini ateşe doğru atan höcekler gibi, şuur- suz olmadıkça bu yolu tutamazlar. Ferdiyetçilik, bir millet orzanını, fertlerin kendi aklı selimlerine, men İaallerine bırakurak kurmak mümkün olduğunu iddla eden ve devlet diye kurucu ve iİdare edici bir kuyvveti reddeden sistem demektir. vakıa ferdivetçilik her zaman devleti reddetmez; hattâ devleti işine peldiği za müan kendisine yardımcı ve himayeci olarak dalma urur. Fokat devletin yapıcılık ve İdare edicilik rolünü asla cekemez. Devletin, fert tarafından yapılamavan işleri muvakkaten Üzerine almasını da haş görür. Fakat bu işleri yavaş yavş Çerilere mal elmek ve devleli ortadan cçekmek lâzım ol. duğunu süyler. " y K WFerdiyetçiliği kabul, nasıl devleti reddetmek değilse, Herdiyetçiliği Ted de, ferdi inkâr etmek değildir. Bizim gibi bir memlekette Ffert ve devlet mevzuu, her ikisinin de yapnenlık ye idare edicilik rolleri tanımnmak, fa- kat hâkim ve kurucu vnazife devlete verilmek suretile mutalâa olunur. Bu röllerin tayininde ve alelumuma fertçilik ve devletçilik münnkuşalarında Garp cemiyetlerinin bir model gibi, ancak bir tcecrübe sahası, bir ibret nümunesi olarak alınması İcap eder, Yani Türk devleteiliği, Avrupa ce- mivetlerinden inkişaf etmiş ve halkmı çokluk sınıfına nit menfant bnkı- mından zararları görülmüş olan ferdiyetçiliğe karşı cephe almış bir sosyallamı devletçiliği değildir. Rizim devletçiliğimiz vapıcılık ve kurucu- luk rollerini hemen hiç yapmamış fort ve devletin her ikisine birden bu vazifeleri gördürecek yeni bir tip devletçiliklir ki, bunun nna prensiple- rini kendi öz ihtiyaçlarımızdan ve inkılâbımızın seyir ve manasından çI- kararak kanunlaştırmaya mecburuz. (1) Bu bahis etrafırıda fazla tafsilar “İktisadt devletçilik,, âdlı kirnlnmaın — ikinci çildinde ( sahife : DTE7T - 131 ) de vardır. Oraya mürac ent buyurzulmuı 416