Edehiyat : Fikirde istiklâl Yakup Kadri. «Geçenlerde Beyoğlundan geçerken yanımda marksist bir genç vardı: <— Anlamıyorum, dedi. Sen, geniş bir tefekkürün içinde milliyetçilik gibi dar bir teze nasıl yer buluyorsun!» Bu satırları, bundan yirmi yirmi baş gün evvel çıkmış gündelik bir İstaribul gazetesinde, bir fıkranın basında okudum. 1933 yalı- nın Türkiyesinde «marksist bir genç» ne demektir? Neyi ifade eder? Eski ve oldukça âmiyane bir tabire göre «irapta mahal- lin ne ola? Bunu, halledilmez bir muadele gibi kendi kendime sorarken bir zamanlar, kendimin de edebiyatta «sembolist» oldu- ğumu hatırladım. Benden evvel Dekudanlar var idi. Daha onlar dan evvel Romantikler varmış. Nitekim daha eakiden de şu veya bu ÂAcem ve Arap şair ve hakimlerinin çığırına, şu veya bu ya- bancı tarikatlere sapmış şiir ve fikir adamlarımız mevcuüttu. Zannederim, dördüncü Ahmet devrinde İstanbula gelmis bir Arap «ulemasınını, İstanbul «ulemaların tarafından ne büyük bir heyecan ve tantana ile karşılandığını Cevdet Paşa tarihinde okumussunuzdur. Cevdet Paşa tarihinde, bu hâdise, - yani bir arap âliminin Türk âlimleri üzerindeki bu sihirbaz tesiri - alaylı bir fıkraya mevzu teşkil etiniştir. Çünkü, Cevdet Paşa Türk fikir âleminde Şark te- sirlerinin hitama erip Garp tesirlerinin başladığı bir noktadadır. O vakittenberi, bizde, bu arap âliminin yerini bir sürü frenk âlimleri aldı. Sarkın eski dini tarikatleri yerlerini Garbın bir sü- rü siyasi mesleklerine bıraktı. Lâkin bunlar önünde yerlere kadar igilip sccedeye düşüşlerimizle, bu mesleklere körü körüne sapış- larımızla eğlenebilecek tarihçilerimiz henüz yetişmedi. Bir Türk genci, işte böyle, gülünç olmaksızın marksistliğini ilân edebili- yor; kelli felli bir muhterem profesörümüz Fransız ihtilâli an'a- nelerine sadık bir liberal olduğunu söylemeklen çekinmiyor; bir başkası «Faşistim!» diyebiliyor; belki de son günlerde aramızda bir takım Hitlerciler türemiştir. o 28