miş ve bu İmkünlar kalktıklan sonta, o da ftariho kurkmış bir vejlemdin iladesidir; nihayet emperyalist temavüllerin bir neticesidir. Bu devirde bir takım fertler sermavedar oldular, ve bir takım milliçtler sermayedarlık devrinc geçtiler, Fukut mühim bir takım fertlerde ve mü- him bir takım milleller de sermayeden tecerrüt ettiler. Bugün o ferile- rin vo milletlerin tecerrüt ettikleri sermayedarlığa kavuşmaları için ÇCer- diyetçilikten istifade etmelerinec iİmkün yoktur. Çünkü Ferdiyetçilik öyle bir rejimdir. ki, onda bir takım ferilerin elinde sermaye toplanabilmesi için mühim br takım fertlerin sermayeden tecerrüt etmeleri lüzımıdır. Dünya mikyasınıda artık mühadele yolile ve müslemleke, usullerile İistis- mar imkünları ulmadığına göre, Verdi sermayo boplantısı bir memleket içinde yaranabilmek için iç pasarları Istismardan başka çüre kalmümiş- tir Gümrük hudutlarını kapayarak iç pazar İstismarını kârlı hale koymak suretile bir nevi ferdiyetçilik yapmak mümkündür. Fakat bu kârlılık ve bu valla toplanana szermave izafi bir mahiyet alır. Himayelerden istifade etmiş olan fertler para kazanırlar; zengin olurlar; fakat öbür tarafta istihlâk kudretl aralan ve farka doğru giden sınıflar ve halk itanbakıları peyda olur. Bir memleketin iç pazar İstismarını mabdut bazı fertlerin zengin olması için serbest bırakması, dünya mikyasında milletler ara- sırıda serbest mübadelenin ve ferdiyetçiliğin doğurduğu ikliliği ve fark- llığı bir milletin kendi içine sokarak doğurması demektir. Ferdiyetçili- ğin ve dış pazar İstismarına dayanmış rejimin, yani emperyalizmin kul- landığı metotları memleketin kendi içinde tatbik ederek bu yola geçme- vİ İsteyenler, inkılâbın dışında kalmak yaziyetindedirler. İç pazar İstismar- larile ferdiyetçilik yapmak, dünya mikyasında serbest mübadele ile vaki ol muş bir istismarı bir memleket içine nakletmek manasına gelir. Bu fikre ta- raftar olanlar, dünyayı ikl asra yakın bir zaman kendi menfaatleri na- mıuna idare ve istismar etmiş olan milletlerin tarihinden misaller getirir- ler, ve onların ilimlerin derin bağlılıklarımmı izhardan geri kalamazlar; dünyanın sgon iki asırlık hayatında, bir kısım hâkim milletler nasıl sa- nayiciliğe geçerek ve mübadele münasebetlerinden üstünlüğü mulınfaza ederek zengin olmuşlar ve milletler farklılaşmış ise, himüyeler ve gümrük tedbirlerile bir memleket iç pazarlarında sanayioiliğe geçerek zengin ölacak ve farklılaşacak fertlerin çoğalmasını hayırlı diye telâkki ederler. Ferdiyetçiliğin yaşaması için behemehal bir fedakârlik yapmak l1âzım geliyor. Yani mübadelede bir tarafm fazla kazanması, diğer tarafın hak- kından az alması zarnridir. Ha variyet, milletleri farklılaştırarak, neticede mübadelenin durmasını, umumi dünya buhranını intaç etmişti; hattâ bu buhran, ferdiyetçiliğin tam iİnkişaf ettiği ve liberal iktisat münasehetle- rinin en mükemmel mahsullerini vererek kemale geldifi bir devirde ol- muştu. Umumi harp ve umumi buhran gibi birbirlerini takip eden iki muyvasenesizlik, Terdiyetçiliğin ve serbest mübadele medeniyetinin ke- mal devrelerinden sonra başlamıştır. İç pazarı, fertlerin sanayi kanalfle ve himaye usullerile istismarına terkeden bir memlekette de, takin olu- nan usul, dış piyasaları istismâr eden milletlerin usullerine benzediğin- den, onların kemal devresinde duçar oldukları huhranları bu memleket- lerin ergeç varmalarından daha tabil hir gsay olamaz, Vakın bu memlea- ketler himayeci ferdiyetçilikte, izafi bir takım ilerleme alâmetleri göste- rirler; fabrikaları çoğalır; bankaları fazlalaşır, şehirleri imar görür, hu- lâsa «maddi» cepheden el He tntulacnk bir takımı eserler meydana golir. 45