Ona teknik aşısı yapacağız. Teknikle aşılanan köyün karşısında tabiat, efendisinin kamçısı altında sinen bir yabani kaplan gibi, kıvranacaktır. Asiy va serkeş tabiatı, köyün ileri tekniğine ve teşkilâtlı iş gü- çüne râmedeceğiz. O vakit, yüksek verimli köyde insanlar çoğalacak, hayvanlar ü- reyecek, izbeler evlesecek, bozkır yeşilleşecek ve gülmiyen im- şan gülecek... İleri tekniğin olgun yemizlerini ellerile toplıyan, gözlerile gören köylü, artık yobazların ve saftaların safsatalarma kulak asar mı? İnkılâpçı aklın, an'ane ve görenek karşısındaki üstünlüğünü gö- ren köylü, artık ileri münevvere (Yaban) diyebilir mi? Muhakkak ki, ileri teknik, köyün, yaşayış, duyus ve hayatı kav- rayış tarzlarında da bir inkılâp yaratacaktır. Köyün mukadderatını ellerinde tutan bülün o geri unsurlar, softalar, ağalar, murabahacılar birer birer tasfiyeye uğrayacak- lardır. Köy ve insanı feraha cıkacaktır. Yaban, bizce ilk orijinal türk romanıdır. Bu eser, herhangi yabancı bir dile çevrilirse, yine zevkle va alaka ile okunur. Yaban, türk edebiyatının cihan edebiyatına açılan ilh pencere- sidir. Motifleri bu kadar orjinal olan, tekniği bu kadar ustaca olan bir eser Türkiye dışındaki san'at sevenleri de doyuralıilîr.' Napoleon, Göthe'yi ilk gördüğü zaman: «İşte bir insan!» demiş... Yaban'ı okuyan her ileri türk münevveri de: «İşte bir ryoman!» diyecektir. ., Varol! Yakup usta, ellerin nurdan kopsun!.. 43