ya'nın şiddetli muhaleleti üzerine suya düşmüştü. Lausanne müzakorc' lerinden sonra, İngiltere ile Fransa'nın akdetmiş oldukları gentlemen's acrecment ve bunu yakından tukip eden Mussolini hiddeti ve bütün İtal yan hariciyesinin baştanbaşa değişmesi halırlarda olsa gerektir. İsta .hugüıı, dört büyük devlet arasında bir gentlemen's ağrecemant hazır- lıklarıma şahit aluyoruz. Ki, Amcrika, böyle bir anlaşmayı, uzaktan taşvip edeceklir. Çünkü onun nazarmda da en mühim mesele, serma- yedarlık nizamı ilea büyük devletler hezemonyasnıın restauration'u ya- ni iadasidir. Cihan Harbı'na kadar da, dünyada, bir büyük devletler hegemonyası vardı. Buna, Tanzimat Hariciyesi «Düveli Muazzrama:, halkağzı ise zYedidüvel: adını talkımıştı. Fakat bu sefer düşünülmekte olan «Dört ler Direktuuri» ile eski Düveli Muazzama arasmda çok osaslı bis fark vardır. Düveli Muazzuma'ya dahil olan her devlet, kendi islerini ken- di takip eder ve kâr paylarının cn büyüğünü kendine tahsis etmek icin, durmaksızın silâhlanırdı. Düveli Maazzama urasında görüş bivliği, an- ecak Oszmanlı İmparatorluğu'nun kapitülasyonları yahut Çin'dekı açık- kpat siyaseli bakımından mevcuttu. Bu gibi toprakların parçalanması ve paylaşılması mevzuubahs olunca, ayrılık ve düşmanlık, darhal baş gösterirdi. Yani, Düveli Muazzama nizamı, liberal bir emperyalizm'i tenısil ederdi. İçinde hüküm sürdüğü asrın sartlarına uyardı. Halbuki Dörtler Direktuarı!'nın telâkkisi, bambaşka bir şeydir. Dörtler, eğer meydana gelebilirlerse, birbirleriyle, her hususuta anlaşacaklar ve devleller arası rakubeti petinen veddedeceklerdir. Mesela, Almanya ile İtalya'ya müslemleke temin etlmek meselesi, pey- derpey halledilecektir. Bu hususta fevri ve ani darhelerden yani emri vakiler'den mutlak surette sakımlacaktır. Zaten, bunların istedikleri nedir? Mallarına, sermayelerine ve nüfuslarına mahreçler bulmak de- gil mi? Pek alâ işte. Üyle bir anlaşma csası kabul vdileceklir ki, bir Cezaiv'de yahut bir Hindistan'da, Fransız ve İngiliz mallarına, Fransız ve İngiliz sermayelorine ve Fransız vç İngiliz tebaasına ne gihi haklar bağışlarımışsa, Almanya ve İtalya'yma ait ayni nusurlar için de ayni imtiyazlar tanılacaklır. Mütemleke ve yarı - miistemlekelerde şu yahut bu bayragın dalğalanması şu yahut bu nüfuzun mevcut olması, bunların Dörtlerizi müsterek istismarına tesl'm edilmesine mani olmıyacaktır. Ve meselâ, decdin en ziyade çıbanlaşlığı nokla, müstemleke vo yarı müstemlekelerin iktisadi, mali ve siyasi istiklâle doğru yolulmaları de- ğil midir? Buna, katiyetle mani olunacak. Gümrük duvarları arkasında milli sanayiler türemesi ltecviz edilmiyecek. Bir tarafta sermayeci ve sanayici memleketler bir taralta da heunmaddeci ve ziraatçi memle keiler tasnifinden ibaret olan harpöncesi dünyasi'nın iktisadi, mali ve siyasi bünyesi yeniden ihya edilecektir. Eski vsermayedarlık ve emperyalizm mizamtnin restorasyonundan işle bunları anlıyoruz. & Zaten, büiyük devletlerin, «<dünyanın ve Avrupa'nın mesuliyetini Liz 35