Ankara - Moskova - Roma. © Yakup Kadri. Sanat ve edebiyat. Kızıl Rusya'da yoni bir san'at ve edebiyat moeydana çıktığını iddia et- mek vakli henüz gelmemiştir. Fakat, Soviyel rejimi, beşyıllık plünm muvaffakiyeli kadar, bir katıkışız proletariya san'atının vücut bulması" na da calışmaktadaır. Senelerdenberi muhtelif san'at ve odebiyut teşki- latları içinde, binbir iytina ile bakılan genç istidutlar, şimdi, epiyce ye tişmiş ve inkılâp hizmotinde sefarber cdlmiş bulunuyor. Biz, Mozkova'- da iken bir genç ramancı Boşyıllık plâmın ramanımı, yani destanmı ha zırlamakta idi. Son zamanlarda, Ankava'ya gelen müellif Nikolin'den işittiğime göre bu roma çıkmıştır; fakat, mülhiş bir tenkit ve tarizle karşılanmıştır. Demek ki, çok beklenen bu eser müspoet tesirini yapamamıştır. Yanzi kı- saca muvaffak olamamıştır. Gene Moskova'da bulunduğum zaman, bana, genç bir muharririn yeni bir piyesinden bahsettilerc. Gittim, gördüm. Bu piyes, lam manasiyle bizim (Vatan ve Silistre) nin eşi idi. Baştan aşağı trivial, ve duğınık bir melodrum, Tiyatronun vejisörü Tahirof'a fikrimi söylemekten çe“- kinmedim. Beni tasdik etti: «Genç müellifin ilk tecrübesidir; belki sonra muyaffak olur. Piyesi bu hale getirinceyo kadar neler çektim; ben bilirim.» dedi. Rusya'da şano tertibatının tamamiyle yeni bir tekniğe istinat ettiğfmi her kes gibi 'ben de işitmişlim. Tahirof bu tekniğin mucitlerinden biri- dir. İnternasional bir sahne ustası olan Meyerhold'ün idare cttiği ti- yatro o sırada lamirda olduğundan bu yeni tekniğe dair tam bir fikir edinamedim. Fakat, Tahirof'un gösterdiği küçük örneklerden bunun sahne san'atına neler ilâve etliğini tahmin benim için pek kolaydır. Elektrik ve makinanın bir nevi yözbağcılığı haline gelişi, adeli ruhla- nışı, haddizatinde bir zanaat marifcti olan bu işe yüksek bir san'al kıy- meti vermiştir. Bu iytibar iledir ki, meselâ, Odesa'da seyrettiğimiz bir Balet bende, biraz du bu makina ve elektrik oyunları yüzünden, emsal- siz bir dram heyacanı uyandırdı. Öyle ki, Avrupa'nın muhtelif yerle- rinde gördüğüm bir çok klasik Opera ve hâile parçaları hatırımdan çıktığı halde bu basit mevzulu ve sözsüz Baleti hâlü en hurda tefor- ruatına kadar yaşayorum. Resim ve heykeltraşlık zahasında hemen hiç bir şey görmediğimi aöy- Jeyebilirim. Yalnız şu var ki, gerek wessam ve gerek heykeltraş, basit malzemeyle, müzeleri, amele klüplerini, caddeleri va bayram pgünle- rinde hemen bütün sokak duvarlarını, meydanları süsleyen bezgilere, ilânlara, plaklara, rumuzlu şekillere san dercce canlı bir tebliğ ve ifade (1) Allınecı sayıdanberi.