Burada fındık işi, sadece bir misal olarak alındı. Yoksa, ziranti- mizin başka herhangi bir bölüğünü ele alırsak alalım, maddenin mahiyetine ve işin icabına göre teşkilüt şekillerinin dezğişmesine rağmen, davanın liberal tedbirlerle değil, Devletçi bir teşkilât icinde halledilmesi zarureti, hakikatını daima muhafaza eden ve hiç bir vakit değişmiyen ana prensiptir. Hakkı Mahir Bey, ziraat hayatımızda şimdiye kadar tatbik edi- legelmekte olan liberal tedbirlerin iflâs etmiş olduğunu, bir ziraatçi salâhiyetile, açıza vuruyor. İşte bizce, en can alıcı nokta, ziraat siyasetinin bu telâkki tarzı- dır. Türkiye'de köylüye örnek göstererek, öğüt vererek, broşür da- gıtarak, yahut ta bol kredi açarak hiç bir ziraut işinin halledile- miyeceği arlık anlaşılmalıdır. Nüfusumuzun o 75 ini tutan köy- lünün, vasiye muhtaç bir « çocuk ordusu » olduğunu daima unu- tuyoruz. Fakat bu unufganlık bize çok bBahalıya mal oluyor; İşte Türkiye'de ziraat, bir siyaset mevzuu olduğu gündenberi, (*| bu memlekete hemen her yıl dışardan damızlık hayvan getiril- di: Hayvancılığımızda iyiliğe doğru en küçük bir kımıldanış var mıdır? Tohumların ıslahı için binbir teşebhüste bulunuldu: Mahsulleri- mizin soysuslaşmasının önüne geçilebilmiş midir? Ziraat mekteplerinin yetiştirdikleri yüzlerce ziraatçi, her gittik- leri yerde, köylülere muhakkak ki, binbir öğüt verdiler: Hangi biri eserile öğünebilir? Bu memlekete bu kadar ziraat makinası girdi: Kaçından hayır görüldü? Ziraat bankası kurulalı beri köylüye milyonlarca kredi açıldı: Bu paralar ne oldu? Ziraat teşkilâtı için bütçeden har yıl milyonlar ayrıldı: Yemiş- leri nerede? Bütün bu misaller, örnek, öğüt ve yardım siyasetinin derde devâ olamadığını ve olamıyacağını göslermiyo kâfi değil midir? An'- ane ve görenek ziraatinin yerine ileri teknikli rasyonel ve teş- kilâtlı ziraati geçirebilmek için, artık yol değişlirmenin lüzumu, âdetâ haykıran bir ağız gibi, karsımızda açılıyor. (©) Türkiye'de ilk diraat çeşlülülı 43 sana eeyol kurulmuşlur. 18 j * /