Doğuş çağında emperyalizmin teaddisi zâlimanedir, fakat diridir. Çü küş ve dağılış safhasında ize bu tcaddi sadece sırnaşı k bir oda alır. Bu tenddide artık, ön dokuzuncu asır Avrupasının genç ve korkunç enerjisi yecine, hayatiyetten kalmış ve bütün zaafları demaske olmuş günahkâr bir ihtiyarın müfteris tehevvürü vardır. İşte şimdi biz, emperyalizmin hem çöküş ve dağılış çağı içinac, hem da artık hayat usâtrezi kalmayan, düşkün, fakat sırnaşık teaddisi kar şısmdayız. Müslemleke ve yağma edebiyatı, bugünkü Asrupanın da yine destânı oluyor. Kilisede mizyonar, sakakta demağoğ, tribünde diktatör ve per de arkasında politikacı yine müstemleke yollarımı işaret ediyor. İtibar- ları kırılmış beynelmilel meclislerim kulisleri arkasında, tecavüz kast- larım maskelemeğze bile lüzum görmeyen bir takım mâcera adamarı yine müslemleke avcılıkları peşindedir. Fakat şuanu da işaret edelim ki: Geçen asırlarda Avrupalı istilâcının karşısma Çinde muhabbet tellalı Mandaren, Hindistan'da uykuya dalmakta rekor kıran fakir, İran'da bir imliyaz alışverişine bükin İran'ı satan müctehit, Balkanlarda ise her Fransızca konuşan konsalas kâtibine bir HALASKÂR diye tapan tecrübhesiz çoban çıkardı. Türkiya'da da ancak kendini düveli - munxz- zama süferasının tercemanlarile hempâye tutan pespâye ruhlu bir babı * âli makanizması vea bu makanizma arkasında da mukallit bir tatlısu münevyerliği vardı. Halbuki bugün yeni istilâlar pesinde taliimi denemeğe çıkan hber mu- cera ndamı bilhassa bilmelidir ki: ” Yeni yağma plânlarına mevzu yapılmak istenilen bu memlekaetlarda Avrupa istilâcılığını istikkar etme ruhu şimdi umumi bir ahlak halin dedir. Hakiki kaynaklarını mill? kurtuluş mücadelemizin emperyaliz me karşı isyan misalinden alan bu ahlakı günden güne daha eyi be- nimseyen yeni bir nesil, emperyalizmin so n ve k a Vi tasfiyosi için her larafta hazırlık ve tecrübe içindedir. - Modern harp tekniği ise ancak Mmütecanis ve diri bir ordu bir kuvvottir. Müteşettit rühlu bir ordunun elinde bu teknik, o ordunun kendi kendisini yaralamasına yarar. Halbuk' tezat, ruh teşettütü, yahut f'l'ı'if'_'l'l'klllî ve meafküre ayrılığı buyünkü Avrupanın devâ bulamaz illetidir,