Polemik : K’li_ll—î Kurtuluş Hareketleri Hakkında Bizim Tezimiz. Şevket Süreyya. İçtimat telâkkilerimiz, bizim hem en sudık, hem en aldatıcı rehberi- mizdir. Bu telâkkiler, ezer bizi saran cemiyet şartlarının değişmele- rile hem ahenk değişirsa, onlar bizim zihnimizda — daima, cemiyetin hakiki makanizmasını aksettiren, yani bizi bir takım telükki galat larma sürüklemiyen ölçüler halinde yaşarlar. Fakat ber hangi bir se- beple bu Lelâkkilerimiz, içinde yaşadığımız cemiyetin değişme tem- posile ahenktar olarak değitmiyor, tekâmiil etmiyorsa, o xaman bu ölcüler, yürüyen hayatın ardında kalır. Bunların realite ile olan alâ- kaları bir müddot sonra kupar. Bunun içindir ki içtimai telâkkilerimizin isabeti, onların yürüyan hayat seyrine olan alâkalarının derecesile mukayyottir. Bu seyrin, bizim rubumuza inikâs telmıyan cemiyet telâkkileryimiz, bizi ancak aldatan rehberlerimizdir. İçinde yaşadığımız cemiyetin ardında ka- lan kiymet ölçüleri kadar, içinde yaşadığımız cemiyete ait olmıyan ve başka cemiyetlerdean istiare olunan kıymet ölçüleri de yanlıştır ve aldatıcıdır. Meselâ eski Türk münevveri, hayat ve cemiyet hakkındaki bütün ka- nantlarını muasır Avrupa'nın içtimal hükümlerinden aynen işlişre eder, fakal sonra onları benimserdi. Halbuki içtimat telâkki metodu başka, içtimai hüküm yine başkadır. Her ilimde metot, beşer idrakinin bütün cemiyete malettiği fikir fü- tuhatıdır. Bunları benimszemek va kendi cemiyetimizin müşahedesine tatbik atmek hakkımızdır. Fakat bu usullerin, başka cemiyet şartları” na tatbikinden çıkan hükümleri kondi cemiyetimizin de Hadesi gibi abnak, yani bem zemini, hem sartları bizden gayri olan bir içtimmi telâkki sistemini, bizim icin de doğru 'hakikatlar gibi kendi cemiyeti- mize vermek hakkımız defildir. Halbuk; eski Türk münevverinin, ge- rek milli iktisat bünyesi, gerek milli mwuaseret tarzı, hukuk telâkki- si, ilim, sanat duygusu hakkındaki bütün içtimat hükümleri, muasır Garp hayatından bu suretle aynen iktibas edilmiş şeylerdi. Kaldı ki, bu hükümler, esasen bizzat Garp memlekotleri için de artık cemi- yetin ihtiyaçlarına cevap vermekten kalmış, yani oralarda da reaksi- yonlarını vermişti. Binaenaleyh bunları halkikatın ifadesi gibi alan Türk münevverinin idraki iki cihetten malüldu: 1 — Kendi cemiyetine ait olmıyan telâkkileri ve hükümleri benim- semek. 4B