«Türk'ler, sünmüi ve hanefi, Kürtler alevi (mahalli tâbrle kızıl- baş) tırlar. Yerleştikleri mahalde mezheplerini neşir ve tamiı- me ve aleciliğin kürtlüğü ifade ettiği kanaatini telkine muvalfak olmuşlar ve hattâ asıl ve nesilleri Türk baztı köyleri (yalnız mezheplerine ithal etmekle kalmıyarak) onları da Kürtleştir- mişlerdir. Bit cereyan her nedense, istilâi bir şekilde devam et- mekte olduğundan Guralarda Türklüğün istikbali hakikaler te- emmüle şayandır. Arasına Kürt karışmamış Türk köyü pek az- dır- Nitekim Germili, Mahmutlar, Küllüce, Hancıçifliği gibi müstahiller Ermenilerle meskün bazı köylerde de kismen mu- hacir iskân edilmiş ise de Kürtler müstecir veya mutasarrıf sü- retile yerleşerek ovudaki âdetlerini çoğaltmışlardır. — Erzincun zenginlerinden bazıları mülkleri olan köylere Tercan, Bayburt, Dersim cihetlerinden Kürt celbederek Ortakçı yapmışlar ve bu unsurun ovada izdiyat bulmasına ve aşiret fikir ve hissinin in- kişafına badi almuslardır: Sürperan, Semizüli, Mercanvanki, Koçmaşat, Çilhoroz, Karataş, Hacıdere bu cümledendir. |'|. Yuszuf Mazhar Beyin Sark seyahatlarında bir Türk maraba ile yaptığı mülâkat ta çok enteresandır: «Ev sahibine sordum, — Senin arazin var mıdır? — Var elendim. Ama uzakta. Susuz ve taşlık, işe güce yaramaz. Onun için ban marabalık ederim. — Wiçin sizin tarlanız öyle çok uzahta taşlık ve kıymetsizdir. — Efendim, hep bu topraklar bizimmiş. Bu beylerin dedeleri gelmiş bizim da dedelerimizi ceremelendirmişler bir tarlasını al- mışlar. Borçlandırmışlar bir tarlasını almışlar. Kulık zamanla- rında biraz zahire vermişler ve tarlasını almışlar. Hayvanı ölen- lere tohumu kalmıyanlara tohum vermişler arazisini zaptetmisler. Bizim tapraklarımız da böylece onların ellerine geçmiş. Bize de çorük yerler halmış. Biz halimize şükür ederiz. Kürtlerin halı daha kötüdür. Kürtlerin marabalığı beyler için daha karlı imiş. Beyler onları daha fazla sayarlarmış: Kürtler beylerden daha çok karkarlar- mış. Ben, siz karkak değilsiniz de sanki ne kâr ediyorsunuz de- dim. ") Kuza, S 219 — 8a