EIIFL;) a 2 Eski Yeni. Yakup Kadri. Edebiyatta eski-yeni davası, cantika» dediğimiz devirlerde bi- le meycuttu: Evripides'le Sofoklis'in müsabakalarını bilirsiniz. Doksanını boylamış Tragediacı, genç rakibini yenmek için ne müthiş zahmetlere katlandı idi, Fakat, Atina halkı, her yerde ve her devirde olduğu gibi zamanla beraber yürüdüğgünden, şair- ler prensi çelengini, akıbet, Sofoklis'e yerdi. Horatius, «Poeti- ha» eserinde Yeni'ye düsman olanları zekâsının zahiri oklarıy- le delik deşik etmiştir. «Edebi eser dediğimiz şey bazı şaraplar gibi midir ki durdukca iyileşsin?v afariaması, ondan ve o Za- mandan kalmıştır. Racinrne'nin büyük Corneille'i ne kadar hazin bir nisyan gölgesi arkasında bıraktığını da analım. & Lâkin eski ile yeni kavgasının en kızışkın safhası, hiç süphesiz, bizim yaşamakta olduğumuz asırdır. Bir büyük Fransız basıcısı diyor ki: «Halk yalmız yeniyi arıyor. Kıymet namına başka bir şey sormuyor ve her yeni isim ilk kitabından sonra eskiyiveriyor.» Bu, ne müthiz, ne başdöndürücü bir inkılâp ve istihale devri içinde bulunduğumuzdan başka neyi ispat eder? On dokuzuncu asrın ilk yarısında baslıyan buhar - elektrik - makine medeniyeti fikir alemindeki tesirlerini asıl şimdi gösteriyor- Kürenin iç gö- beğinde yeni hasıl olmuş bir merkezi kudret gibi yalnız yeryü- zünün kabuğunu değiştirmekle kalmadı, fakat, onun üstünde yasşıyan insanları, bu insanların kurduğu müesseseleri kökün- den değiştirmiye başladı. Ve yeni - eski münakaşaları geçmiş zamanlardaki akademik mahiyetinden çıkıp hayati bir dava, hayati bir mübareze seklimi aldı. Nesiller arasında, orta.-çağın din ve tarikat mücadelelerini andıran bir manasız didişme var. Bütün eski kıymetler altüst oluyor. Eski hacimler, caki sıkletler or 25