Ve eai e yerlerini henüz mesahaları tayin edilemiyen hacimlere, sıklet- lere terkediyor. On dokuzuncu asırdan arta kalan ölçülerle, ar- tılkk, bunlar tarlılıp ölçülemez. Montesguleu'nün «Esprit des Loisosıyla Faşism'in tarifine kal- kısmak ne kadar mümkün değilse, milletler arasındaki münasc- betleri Boenfils'in «Droit international»ine göre izah imkânı da © kadar kalmamıştır. Bunun gibi bir Kant'çı bakımından Frewd'u, bir Augusta Comle zaviyesinden Buharin'i görüp anlamanın im- kânı olamaz. Eğer, eski «Hukuku esasiyer, eski «sostologian müsbet ilim ka- fasınca bir takım muayyen cemiyetlerin ve bu cemiyetlerde ya- şıyan insanların fornksiyon tarzlarından çıkarılmış kanuniyet- ler ve dücturlar isze, o şekil cemiyetler, © şekil insanlar şimdi ne- rededir ki, ayni kanuniyetleri bunlara tatbik edebilelim ve ayni düsturları bunlardan çıkaralım? On dokuzuncu asrın bülün romancıları bize ferdin ruh krizin- den ve cemiyetle olan mübarezelerinden bahsetmiştir. Paul Bourget'nin incecik neşleri tam otuz yıl durmaksızın Fransız kibar intelektüclinin tarihi terbiyevi ve içtimai dertlerini kurca- layıp desşmelkcle uğrastı. Son zamanlarda Proust bu neşteri fer- din ta canevine kadar soklu ve onu, küçücük küçücük parçalara ayırıp her parçayı bir ayrı hurdebinle tetkik etti. Lâkin, Prowsi, ferdi öyle bin bir parçaya ayırırken, kapalı pen- çereli odasının dışındaki âlemde, teker teker insanlar tek bir vücut, tek bir blok halinde birlesiyordu. Bu milyon başlı yığın- ların müşterek rubu, müşlerek ıstırabı, arlık, bir kılı kirk yaran o küçücük, incecik âletlerle nasıl tahlil edilebilir? © Beki, hâlâ doğru ve güzel olabilir. Fakat, mücerret bir doğru, mücerret bir güzel bizim bahsimizin dışındadır. Biz, hayaltları bahsediyoruz. O hayat ki, dinmek bilmiyen bir kasırga halinde mücerredatçı, metafisikçi, nasçı âlimlerin masası üstündeki sa- rarmış kitap yapraklarını allak bullak edip havalara savuruyor ve her gün kendi kanuniyetlerini hâdisat denilen canlı satırlar- la taşın, toprağın ve insanın büğrüne kazıyor. 26