topladım. Machinisme, elbetteki, bir hayatı telâkki tarzı nlumn.ı., fakat bir hayatt telâkki tarzı işinde machinisme'in muayyen bir yeri ve muayyen bir telâkkisi olmak lâzım değil midir? On doku- zuncu asır, tekniği, bildiğimiz bayağı şekilde telâkki etti ve sa- nati yani imanı öldürdü. İman derken, modern insanın yegâne akidesini teşkil edecek Doğru, Eyi, ve Güzel'i kastediyoruz. Bu unsurlar, makine teknizine göre tadil edilmedi, bilâkis, bütün ha- yat şekilleri üzerinde el işi tekniği ve el işi tekniğinin şartları hâ- kim olduğu zamanlardaki manaları ile devam ettirildi. Yani el işi devrine ait bir hayatı telâkki tarzı ile, makina tekniği medeni- veti kurulmak istendi. Böyle bir medeniyetin günün birinde orta- .sındıın kopması mukadderdi. Bugün buna sahit oluyoruz. Önümüzdeki devir, makina tekniği medeniyetini makina tekniği- ne uyğun gelen bir hayatı telâkki tarzı ile sevk ve idarc edecek- tir. Hayatı telâkki tarzı denince, hukuk, içtimaiyat, gürenek, san- at v. s. hepsi dahildir. Doğru, Eyi ve Güzel mefhumları her devre ve her medeniyete göre değişmiştir. Bundan sonra da değişecektir. Adına buhran dediğimiz ve iktisatçıyı, mühendisi, filozofu, devlet adamını v&e halktan olan adamı ayni derccede şaşırtan hâdise, bu üç sihirli kelimeyi söylerken bunlardan anladığımız mânaların teknikten doğan kaidelere uymamasından ibarettir. Ne zaman ıztırapları- mızın tamamını dinleyerek, davanın tamamını tahlil edersek, © zaman göreceğiz ki, beklediğimiz hayat ancak yeni bir senteti- zasyon'un mahsulü olacaktır. Sanat, terbiye, hukuk, bilgi, idare hulâsa maddesi ve gönülü ile bütün cemiyet bir tek parça halinde doğacaktır. Ve bakacağız ki, bu sefer, Doğru, Eyi ve Güzel der- ken anladığımız şeyler, tamamen değişmiştir. Amma, bu değişme, nasıl bir ölçüye göre olacaktır. Bu ölçü ne dir? Biliyor mıyız? Bittabi biliyoruz. Bu ölçü, ferdiyetçilikten cemiyetçiliğe geçmek kararıdır. Niçin böyledir ve buna lüzum var mıdır? Elbetteki lüzum vardır: Çünkü artık ferd'i hem için- den hem dısından biliyoruz. Hele sanat sahasında, onun hak- kında söyleyeceğimiz hiç bir şey kalmamız ve hepimize, bu hu- susta, artık gına gelmiş. Bilmediğimiz şey, meçhul kalan nokta ferdin cemiyetle, bir nizam ve ahenk tahtında tesis ve idame edeceği münasebettir. Öyle bir münasebet ki, bunun neticesinde cemiyet bir takım fertlerin additionnel bir ifadesi olmak- 88