Japonya, daha geçenlerde Mançuri'yi çatır çatır isgal eden ve milli kurtuluş için çirpınan Çin'i yüzbir parçaya ayırmak için yüzbir çareye başvuran Japonya'dır. İşte bu Japonya, istiklülle- ri için kan döken milletlerin bayraktarlığını takınmak hevesin- dedir. Ne kadar belli ki, Japon emperyalizminin bütün bu işten umduğu harici politikasındaki tehdit ve tedhiş unsurunu nihayet bir mıktar daha artırmaktan ve bazı müstemlekeci memleketle- re karşı siyasi bir şantaj yaparak onlarla menfaat kırışmaktan ibarettir. İtalya'ya gelelim. Herkes biliyor ki, Avrupalılar kendilerini sa- ran tehlikeyi sezmiyorlar ve Duce'nin rehberliği altında bir Ay- rupa birliği ve bir Avrupalı devletlerarası faşizmi yapmiıyorlar diye, «Milletler cemiyeti» isimli engeli ortadan kaldırmaza kadar gitmiştir. Daha geçenlerde, Roma'da toplanan Avrupalı- lk kongresinde, Avrupa'nın siyasi, iktisadi ve kültürel hüküm- ranlığını eskisigibi müessir kılmak uğurunda tatbiki lâzım çare- lerin bulunması için Avrupa'nın bütün #kalâsını Vatikan'ın di- binde toplamıştı. Ve Gene herkesş biliyor ki, Hitler'in bütün wrk nazariyesi de nihayet, bundan ibarettir. O kadar ki, zencileşmek- ten utanmıyan Fransa'yı Avrupalılık namına, ateşe atmak, sevaptır. Keza, malüm bir şey değil midir ki, faşizm demek, müstemleke- cilikte geçikmiş olmak demektir? İtalya'nın gözü, akadar karşı taraflardadır ki, Akdenizin faşist kamusundaki adı «İtalyan ha- vuzu» dur. Hattâ yukarıya aldığımız telgrafta bile demiyor mu ki: &... Bugün, fasist rönesansından sonra, Roma ile Akdeniz, bir- leştirici vazifelerini tekrar benimsemeğe hazırlanmış bulunu- nuyorlar, Yeni İtalya, bu sebeple değil midir ki, sizleri, yeni me- deniyeti sarsmış olan iki buhran esnasında (Rönesans ile son cihan buhranını kastediyor) içtiman davet etmiştir? Cihanı, her defasında, Roma ile şarkın ittihatları kurtarmışlır. Bugün bizle- rin, İtanyan'ların ve faşistlerin bu binlerce senelik müşterek an- aneyi yeniden diriltmek ümidimizi takviye eden âmil, hafıza- mızdan silinmeyen bu hatıradır.» Roma ila şark'ın ittihadı? Eskiden, biliyoruz ki, bu ittihadın te- melini «Roma sulhü» teşkil ederdi. O «Roma sulhü» ki, girebil- 465