Bu usulün tatbik edildiği yerlerde »iraat ekseriyetle bir taraflı olarak ya- pılır. Meselâ ya münhasıran ve daima kışlık buğday, yahut münhasıran yazlık hububattan biri ekilir. Anadalunun ormuntlık kışımlarında bu <dinlendirme> usulünün bir başka şekline de ltesadüf edilir. Buralarda me- raları değil, orman arazisini tarlaya tahvil usulü vardır. Meselâ Kastamo- ninin dağlık ve ormanlık sahalarında *ÂArezi manlalı va zetiyat sahası dar olduğundan... halk civardaki ormanlığı tahrip ile tarla Ihdasına ve malşe- timi bu süretle temine çalışmaktadır. Bu zahmelte Kkarşı arada iki sen€ zi- raat yaptıktan sunra bu açtığı tarla da seylâp talıritatina maruz kalarâk bir daba ziraat edilmez bir halı gölmektedir.. (*) Köylü bu nevi tarla açşma bar- zma <hopurculuks ve «göynük» usulü demektir. «ZTopurculk, ozmanı aLeşleyip külü üzerine kububat zircali yapmaktır Göynük, ormanı kaszmek va kök- lerin$ agöğmek suretiyle tarla açmaktır.. (**) Urmandayn tarlaya tahvil edi. len urazl inbat kabiliyetini kaybedince terkedilir, ormandan yeni arazi AaÇI- h. Eski arazi ise mera olarak kalır. Burtadan görülüyor ki, ormanlarımızın fahtibinde toprak darlığmın da tesiri büyüktür. Dinlendirmenin her iki şek- Hinde tarlanm müsmiriyeti haşka yollarla (larla yorulunon meradan veya ormandan bir venisini açmak surelile) temin olunduğu için gübre kulla- nılmasına lüzüm kalmamaktadır. Blrinci dinlendirime şeklinin tatbik esdül- diği yerlerde gübre tezek halinde kısın ancak tandırda yakılmaya yarar. İkinci şekilde İse, yvanlar dağlardı dolaşıp hağı böş gezdiklerinden güh- releri toplanamuaz ın olur, Dinlendirme usulünde mesalyi hayvan işlerile tarkı işleri arasında taksim elanenin müşkilâtı da yoktur. Cünkü haşsat vak- t aynl zamanda mera işlerinin yanmda geniş mikyasta hayvancılığın ic- rasına İmkün veren bir isletme seklidir. Bu EBletme şekli, hem xali iktısat sahalarında hem de Surki Anadolunun ticari hayvancılık mıntakalarımnda yaylâ ile köyleri arasında seyyar olan köylülerde görülür. Tarihte bu neyi İişletme şekli «Jül Sezar> (JSulins: Cesar) zamanında Cer- men kabileleri turafmdan tatbik olunmuştu. O zamanlar bu kabilelerde hayvancılık ziraata nazaran ön plânda duruyordu. Tıpkı bizdeki y göçe- belerde olduğu gibi onlar da hasit kulübelerde kendi ördükleri çadırlarda yarı çobun bir hayat sürüyorlardı TYopruk mahanllerinin realize edilmesine nisbeten imkân bulunarak İşlet. mede yetiştirmenin yanında ziraatın ehemmiyet almağa başladığı köyler- de müstahsilin tonrak müsmiriyetini Artfırmak maksadıla tarlayı işleme usu- lünde dinlendirmeye nazaran bhir adım ilerlemiş olduğu görülür. Buralarda köylü, ektiği tarlayı dinlendirmek üzere meraya veya ormana terkedeceği- ne hasadı müteakip, hafredilmek üyere nadasa bırakır. Nadasa terkedilen tarla senç zarlında hlir iki defa hafredilerek mütleakip senenin yeriyat mey- simine kadar boş bırakılır. Köylü yeni zeriyat için meradan veya arman- dan “başka bir ftarla açar. Bu yeni tarlayı da, malhsulü aldık- tan sonra nadasa bırakır ve zeriyati bir senc evvelisi nadas cttiği larlaya nakleder. Bu suretle tarladan her biri bir sene nadas ve bir sene zeriyata uhzis olunmak üzcre sıra ile işlenir. Ru usule «nadasla münavehea tara demek mümkündür. Nadasla münavehe usulüne Sivas, Kayseri, Yozgat, Kırşehir, Konya, Kü- tahya, Eskişehir, İsparta, Burdur, Afyon vilâyetlerinin bir taraflı sirant ya- pan köylerinde tesadüf olunur. Buralarda köylü, dinlendirme usulünün vari olduğu mıntakalara nazuran (*) Kastamoni Ziraat Odası raporu Nao. 27. (**) Prof, İhsan Abidin A. Z. ve Y. vaz. C. İ. S » 180.