seviyesine kadar inerek onunla omuz omuza yürümüş, dertleri ve tabiatile yuğrulmuş kafalar İse vazifelen resmi yalda yürümek zorluğuna rağmen güttükleri bu yolun yanlışlığmdan knt'iyetle emindirler. Bunları dinlerse- nİz sizin işaret etüğiniz noktada düşüncelerinize çok uygun fikirleri işit- mekle hnyret edeceğinize eminim. Bu düşüncelerin yazınızla ilişiği olan ki- sımlarını aydınlatayım: Ticaret ve Ziraat nezaretinden beri devamı edegelmekle olan köylüye çift- çilik yolunda örnek olmak, nasihat, konferans vermek breşür ve kitap ç- karmak yolundan vaz geçmeliyiz. Yarım asırlık yaşayışa malik nümune tarla ve bahçelerinin, ziraat mekteplerinin kendi çevrimlerinde ürnek ol- mük yolundan hbir eser yarattıklarını gösterebilen olursa sözümü geri ula- cağım. Şimdiye kadar kövlünün anlıyabileceği şekilde vazılmış bir çok eserler yuar. Memur ve mütehassıs teşekkülünün ve hattâ çok itlhmat kazanan ec- nebi mütehassısların köylüye uzun uzadıya verdikleri konfermns ve nasi- hutlara bir çok yerlerde şahil oldum. Bu vasıtalarla bir kavnaşma uyan- dırıldığını hic bir yerde görmedim O vakitten beri düne kadar yapılanların iktidarsız ve vukulsuz eller ta- rafından işlendiği ve bu sebeple çiftçiler tarafından benimsenmediği id- diasında bulununlara kurşi: Cümhurlyetfen beri gu kota on sene içinde çok doğru çalışılmış ve iyi netice vermiİşlerin de aymi kuygusuzlukla karşı- landığını ishat edecek yüzlerce misal gösterebilirim Bir çok sahalarda selâhiyetli cilerin Devlet kudretile çiltçiye örnek olmak için hazırladığı güzel eserler karşısında çiftçi ile yaplığım konuşmaların tıpkılarından bir kaçını buraya geçirmekle daha açık bir fikir verelilece- #lmi zannediyorum: — ÂAhmet ağa bu azaçlar senin mi" — Benim efendi. — Ne diye bunlara bakmuzsın? — Bakiıyorum ya daha necap bakacam. — Ağaç böyle hakılmaz sana masıl uolacajğırı memurlar göstermedi mi? — Gösterdi efendi. Beş yıl öÖnce ziraat mumurumuzla bir efendi geldi bi- zim köy ihtiyarının bahçesini yaptılar. Eski ağaçları budadılar, ilâçladılar, yeni Midan dikdiler, köylüyü topladılar ve gösterdiler, — Haydi beni oraya götlür, — Deha şu damın arkasında gidivir. — Yok yak sen de gel, düş önüme bakayım. Köy heveti azasından birinin bahçesine giriyorusz. FEski ağaçlarda fenni bir elin oynadığı, veni fidanların usta kollar tarafından diklidiği belli. Toprak ve nğaç büalama ile bu bahçecik göze bir zevk veriyor. Mahsülde gö- ze çarpan bir parlıklık ve bereket var. Bunun dört yanmı saran öbür bah- çelerde orman gibi bir birine girmiş, yabanileşmiş aAnclar, güneş gürmi- yen yasunlu bir toprak, dökülmüş ve çürümüş meyvelerden etrafı bürüyen pis bir koku. Güzel bahçenin sahibi güölümseyerek yanaştı. Adamın bıyrında neş'e, yü- günde yeşil yapraklar arasında parlıyan bakımlı güzel meyvelerin tazeliği yar. Öbür bahçelerden armandan çıkan insanlar gibi korkunç suratlar çitleri atlıyarak geldiler. Güzel bahçenin sahibi anlatıyor; Beş yıl önce ziraat mamurumuzla bir efendi geldi, köyü gezdiler köylüyu topladılar bahçelerimiz için bizi sıkış- 38 İ 4 ZDN TEEENRR z