1 Aralık 1933 Tarihli Kadro Dergisi Sayfa 18

Böyle memleketlerde, ancak diktatörce bir idare zoruyla yapmacık bir birlik havası uyandırılabilir. Halbuki Türkiye- de Şef ve millet birliği, milletimizin bünyesinden gelen adetâ ta- bil, adetâ insiyaki bir vakıadır. Ferdiyetçi himeyecilik siyaseti, millet içinden küçük bir zümre- nin, devlet himayesi sayesinde zoraki sanayici olmasını istihdaf eder. Yani bir sınıFlagşmaya yol açar. Hiç şüphesiz ki, bir memleket böyle de sanayilesebilir. Ve hemen bütün mamleketler böyle sanayileşmişler ve sanayileşmektedir. En yakın misal olarak Bulgaristanı, Romanyayı, Yumanistanı alabiliriz. Fakat bu misaller bizim için birer örnek olmaktan ziyade ibret misalidir. Eğer sanayilesen Türkiye, neticede Bulgarista- na, Romanyaya, Yunanistana benzeyecekse yazık olur bu mille- te.. Biz, hiç bir vakit Türkiyenin, yüzlerce fırkaya bölünmüş, parlâmento dalavereleri içinde istikrarını ve bütünlüğünü kuy- betmiş yamalı ve parçalı bir milletin üllkesi olmak için sanayileş- mesinden heyecan ve sevinç duyamayız. Türk devleti, Türk milleti içinden bir parçanın değil; yalnız ve ancak kül halinde Türk milletinin menfaatlerini karuyan bir mü- essesedir. Milliyetçi, halkçı ve devletçi oluşumuzun manası budur. Teknik bakımından kapitalist sanayileşme : Yalnız içtimai bakımdan dezğil, teknik bakımından da ferdiyet- çi himayecilik siyaseti sayesinde, memleketimizde teessüs ede- cek sanayi, millet menfaatlerimizin icaplarına cevap verebilecek bir kabiliyet ve seviyede olamıyacaktır. Ka dro'nun bu sayı sında Şevki Bey arkadaşımız bu mes'eleyi etraflıca izah etmiş olduğu için tafsilâta girişmiyoruz. Yalnız bir kaç naktayı kısaca tespit edelim. 1 Ferdiyetçi himayecilik siyaseti sayesinde kurulacak sanayi şubeleri arasında organik bir münaşebet ve ahenk teeesiis edemez, Elektrik sanayiimizde bu insicamsızlık gayet bariz bir surette görünür. Kömür, linyit ve su memleketi olan Türkiya'da işliyen elektrik santrallarının büyük bir ekseriyeti hariçten satın alınan mazotla işlemektedir. Çünkü bir enerji plânımız yaktur. 18