tirdilar. Görgümüz yok, bunun başka türlüsünü bilmeyiz ki, bilirseniz gn&- terin dedik. Anlattılar ve gösterdiler. Denim bahçede ne dedilerse vaplım Bütün köüylü gördü, şimdi memurlar her sene gelirler dilediklerini yaparım. Allah tazı olsun horandamın boğazını çıkarıvorum. Şu bahçe yüzünden üslüne de borçlarımı ödedim. Ötekilerine dündüm. Siz, dedim. Biz borçluyurz. efendi.. Neden siz de bu ud.ıru gibi yapımadınıx?, Önce göremek vyok demistiniz ıım— körenek, Siz de bu adam gibi yapamaz mıydınız? YapRaydınız yine borçlu mu kalacakdınız" Biri cevap verdi, — Yapabilirdik, borcumuz da ödenir kızanların karnı da doyardı efendi. Yapamadık iştle. — Yapamadık deme yapmadık de. — Nasıl istersen öyle al efendi yapamadık, yapmadık, son işin Sonuna hak, bizim bahçeye de bir mamur gelse idi hizinki de böyle olur giderdi NHevlet her adama bir memur mu göndersin iİstiyorsun? Neden komşun- da yapılan işin fuydasını gördün de kendiliğinden bahçeni düzeltmedin? — Ne bilem bhen. İkinci bir misal: Bir bağ sahasına. girdim. Gözlerime inanamıyorum, bu meysimde yeşil yapraklar arısında kehribar zibi surı salkımları ile gözüme carpması ld- zimrelen biliün hağlar sam vurmuş, üstüne sıcak su dökülmüs gibi haşlan- miş bir son bahar görünüşünde, valnız tek bir baz bu kuru ye yanmıs sâ- ha ortasmda; bir veremilinin kansız sarı elindeki zümrüt yüzük gibi belir- miş, Yanıklar arasında ilerledim, Yarım kiloluk sulkımlur çürümüş akmış Bir kısmını da hağı yanlış ilâç atarak kendi clile yakmış 'Tek ir Insan yok ki, sorguya çekeyim. Delki o zümrüt sahacıkla bir beselli bulurum ümgüsile yürüdüm. Yeşil omcalar arasında bir inci gihi parlıyan beyaz damım önünde kaynaşma var erkek yeni kestifi salkımları bundır- makta, kudın kurumuş allar sarısı üzümMü snvuruyor, nur bopu gibi iki yav- rucuk da bahalarına yardım ediyorlar. Beni görünce hep birden durdular. — Hoş geldin efendi, bir dilefğin ml var”.. Buyur bakam bir karpuzumucu ye, Kadın savurmağı bıraktı hir karpuz, bıcak ve killimi çetirdi. — Kusura bukma ağım, kendin kesivirin mi? Karpuz keserken erkek ile konuşacak fırsat arıyorum, — Nasıl bu sene hereket iyi mi? — Allah afattan saklasaın elendi, piyaça evi giderse borcumu öder şu kom- şunun iki dönüm bağını da alırım, amma üszüm bu sena para edecek Fibi. — Neden anladın?. — Ürüm anx efendi, hastalık hep yaktı hele bir komşulara bak. Sergi bile yapmadılar. — Neden bövle oldu? Sen nasıl oldü da bu hazstalıktan kurtoldun? — Sarma efendi, bizim köylüde bir kaygusuzluk var hıdırdan beriye kaç defadır Kusubada davul çalındı, dellâl bağırdı, ilâcın ne vaklt ve nasıl yapılacağını Belediye anlattı, köylere kudur olvan küutlar geldi. Onlar bil- diklerinden geçmediler bu adamlar bağa hic uğramaslar, tulmmbayı bir adamın sırtına verip git bağı ilâçla derler: Ben bağımdan uyrılmum, ge- 39