Edeliiyat Niçin Sanatsızız ? Burhan Asaf. İngiltere'nin bir ismi de -Müziksiz memleketşdir. Bir çok yani ve zen- gin memleketler vardır ki, mimarına varıncaya kadar, san'at adam- larını hariçten itbal ederler. Bazı memleketler de vardır ki, orada san'at değil, san'alin ancak bahsi mevcuttur. Bundan başka, niçcin muzik denince, hatıra Alman'lar ve Slây'lar ge- lir? Niçin bir tek bestekâr yetiştirmemiş olan İngiliz san'at topra- gında insanlık edebiyalırım Shakespearc gibi yüce cınarlarına raat- geliyoruz? Neden modern mimari en ünce Felemankte doğmuştur 7 İnsanlık, ileri bir bilgi seviyesine geldiğini bir düziye ileri sürerek if- tihar edip duruv. San'at hususunda da, meselâ bir (1) Wolflin'de, araşlırma ve kaldeleştirme cehdini isbat etmiştir. Buna rağmen hal- buki, san'atin ne bir doğru tarifini ne de sarih bir bilgisini tedvin ey- liyebilmiştir. Bütün müzbet ilimlerin yanmda, san'at, ilmi şimya ya- hut tasavvuf gibi kapalı ve problematik kalmıştır.. Onun hakkında kaidemsi bazı malümata malik olmak istersek Greklere kadar geri- lemek mecburiyetinde kalıyoruz. Çünkü meselâ mimaride, nisbetle- rin anahtarını yahut muhtelif form'lara ait teferrülat hesaplarını an- cak onlarda ve meselâ bir tiyatro piyesine ait ana kaideleri (meselâ üç vahdet kaidesini) keza ancak onlarda bulabiliyoruz. Halbuki Grekler tarafından konmuş kaidelerin, çoktan hükümsüz kal- dıkları, ayrıca malümumuzdur. Tiyatroda Shakespeare, muzikte Bach, mimaride hemen her sonraki devrin üstadı ve romanda hemen her mektep yapmış büyük muharrir, Grak medeniyelinin kaidelerini per- vasızca çiğnomisler ve bir kenara atmışlardır. Ginc biliyoruz ki, mü- zik ile mimari, grek görüşler ve grek ölçülerle hemen hiç bir münase- bet muhafaza etmemişlerdir. Resimda kaide, Rönesans üstutları ile dadaist yahut fütürist Ttessamlar arasındaki yolun bir tarafında kal- mıştır. Bir heykeltiıraşlık vardır ki, bütün şokil ve telâkki istihalele- rine ryağmen, grek üstadının koyduğu blok yani topluluk prensipine az çok aadık kalmış ve çözülü hareketliliği, her zaman reddeylemiş- tir. Ve, içinde yaşadığımız azrın san'at eserlerine bakınca, bütün cephe boyunca, ancak seviyesizlik ve tereddi görüyoruz. Ün dokuzuncu as- vın san'at demirbuşı ise, hem sun'i (2) hem de muayyen bir sınıf ide- olojisinden kuvvet aldığı için ancak mahdul bir ölçüde iİnsani olduğu- nu bizlara gittikçe hiasettirmekle ve gözümüzden gittikça düşmekte- dir, Bütün bunların sebebi vahut zabepleri ne olabilir? (1 İsviçreli san'at tarihi hocüsı ve Mmodarn bedi'in milegz:gi, (2) Facticte manasındu. 82