lere, klüplere koşuyor. Böylece, koca Moskova, bütün manasile dev misali bir karınca yuvasına da benzer. Bilmem, karınca yu- vaları etrafındaki başdöndürücü faaliyeti yakından uzun müd- det seyretliniz mi? Küçük mahlük dizileri sağdan sola soldan sağa mülemüadiyen gidip gelirler. Her dizinin bir sey taşıdığı, bir sey yaptığı, muayyen bir gaye için, muayyen bir yerden, mu- ayyen bir yere gittiği hissolunur ve insan bu küçük hayvancık- ların hamaratlığı, ciddiyeti ve vazileşinaslığı karşısında âdeta bir nevi hürmet hissi duymağa başlar. Farzediniz ki, bu küçük delik birdenbire Moskova şehri büyüklüğünde bir uçurum olu- yor ve bütün o dizi dizi karıncalar birer insan cesametini alıyor. İşte, bu (vision), beni Rusya'nın her hangi bir şehrinde bir an terkelmedi. Bu sehirlerde, basımızı dinlemek için bir sakin kö- şe bulamaz mıyız ki, orada ayaklarımızı hir iskemlenin üstüne uzatıp, saatlerce sigaramızın dumanlarını tavanlara savurabile- lim? Yahut, dört beş kafadar, bir arada, nükteler, şakalar, boş ve havi bahislerle aüyle bir iyi vakit geçirebilelim? Ne gezer! Bu- rada ofuran adamı yalnız tiyatrolarda görebiliyorum: Esneyen veya gülen çehreye ise hiç rastgelemedim. Hele, üç beş arkada- gın bir araya gelip sohbet ettiğini asla bilmiyorum. Onun için- dir ki, Bolşeva kövüne gidişim, bana çocukluğumun talil günle- rinden biri gibi geldi. Ne diyorum! Bolseva köyü, hu Rusya sey- yahının hatırasında, bir çöl yolcusunun hatırasındaki vahe gihi kaldı. ( Arkası var | 81