kalmamış ve İmparatorluğun müstemlekeleştirilmesi için, bütün şartlar tamam olmuştur. b) Eski bünyede, Türk köyleri Türk şehirleri için ve Türk sehir- leri de Türk köyleri için calıştığı halde, yeni bünyede, her iki ta- raf ta, hariç için çalışmağa başlamıştır. Memleketin bir kısşmı (Adana, Karadeniz, Marmara ve Ese mıntakalarımız bunun ba- kiyesidir), bu yeni mubadele muadelesine ayak uydurabilmiş, ve, bugüne kadar, memleketin beynelmilel piyasalara karşı olan mutlak tabiiyetini temsil eylemiştir. Bir kısım mıntakalar isc, bunu yapmağa muvaffak olamamışlar ve zati tktisat sekline mah- küm kalarak, İmparatorluğun zayıflaması ve müstemlekeleşme- si nisbetinde sefilleşmislerdir. <) Ârtık İmparatorluk, yalnız kendi spesifik maddelerini başka memleketlerin #pesifik maddeleri ile mubadele eden müstakil bir iktisat bünyesi değildir. Kendi hammaddelerini ve kendi zi- raat maddelerini haricin mamul maddeleri ile mubadele etme- ge mecbur tutulan ve bu mecburiyeti, her yeni yıl bir yeni sefil- leşme tüsbeti ile ödiyen bir yarı-müstemleke olmuştur. Demek oluyor ki, Garp sanayi emperyalizmi, teessüsünden iti- baren mubadele muadelesini şöyle vazetmiştir: x«Benim müakine kuvuetile tmal ettiğim şeyleri, sizler, el huvve- tile istihsal ettiğiniz maddeler sayesinde ödiyeceksiniz.» Ve, bunun için de, bütün hammaddeler, destelenip balyalana- cak, Garba gidecek, orada islenecek, dönecek ve gittikçe fakir- leşen ilk müstahsilin ihtiyacını örtecektir. Fakat bu ilk müstah- silin alım hkabiliyeti tabiatile gittikçe düsmekte olduğundan, o- nun hammadde müstahsili olarak mubadelenin dışına atılması ve yerine, yün, bugday, pamuk, deri v. s. gibi maddeler müstah- sili sıfatile Denizaşırı memleketlerin ikamesi de geçikmiyecek- tir. Bununla beraber, sanayi gibi bir ileri istihsal fonksiyonundan mahrum edilmeleri kâfi gelmiyormua gibi üstelik bir de ham- maddeleri ile geçinmek hakları kendilerinden nezedilen mem- leketlerden, bu gırtlaklarına kadar borçlanmış memleketlerden, borçların ne pahasına olursa olsun tahsiline devam olunuyordu. Cihan harbini perde arası olarak alırsak, bu korkunç istismarın, ta cihan buhranına kadar devam ettiğini tesbit ederiz. -Ancak cihan buhranı gibi bir beser kuvveti fevkinde hâdisedir ki, bir -