yer yardımcı (Stalin, «rezerv» kelimesini kullanıyor) kuvvet te- lükki etmekten ve bu suretle bu hareketlerin müstakil, yani ne kapitalizme, ne de sosyalizme gayri-tâbi bir ileriliği temsil et- tiklerini neyama reddetmekten başka ne yapmışlardır? Meselâ Stalin. «Leninizmin esasları» ismindeki kitapta merhum Efgan Emirinin İngilizlere karsı olan muharebelerini milli kurtu- luş faslına soktuktan sonra: «Gerçi bu hareketin başında bir Kral ve onun da istinat ettiği bütün bir derebeylik rejimi var- dır ama, harekete, buna ragmen ileri ve inkılâbi bir mana atfet- mek lâzımdır» diyor. Eğer milli kurtuluş inkılâbının ehemmiye- tini işaret etmek ve nazariyesini yapmak bu ise, diyeceğimiz yok- tur ve mescle, üzerinde durulmıyacak kadar ehemmiyetsizdir. Çünkü milli kurtuluş hareketleri hakkında bu çeşitten hüküm- lere varmak, bunları hem takdir değil, bilâkis tezyif etmek, hem de bütün kurtuluş hareketlerini ancak bir başlca dava uğruna istismar etmektir, gtekim G. Safarof, rehberlerinin bu işaretlerini takip ederek bütün kendi gibi düşünenleri bu mesele etrafında çalışmağa da- vet ederken, ancak bu sakat ve haksız görüşü daha fazla işle- mekle kalıyor. G. Safarof, şu noktaları tesbit ediyor: 1 — Bugünün tarihi şartlarına göre, milli kurtuluş hareketleri, buhran ve hezal devresine girmiş bir kapitalizm ile gitgide mu- vaffak olan bir sosyalist devletin (Rusya) arasında yer almakla, inkişaf imkânlarını, birincisine değil, ikincisine iltihak ile te- min edeceklerini anlamak zaruretindedirler, 2 — Milli kurtuluş hareketine girişen milletler, kapitalist saf- hadan geçmeden sosyalist safhaya gireceklerdir. 3 — İlk adımdan itibaren proletarya inkılâbı ile milli kurtuluş inkılâbı arasında bir görüş ve gayebirliği vardır. Bu prensipleri saydıktan sanra, G. Safarof, işin programını ve- riyor. Mili? kurtuluş hareketine girişmiş her hangi bir millet, davasını başarabilmek için: 1 — Sımf diyalektiğini başa geçirmek, 2 — Amele diktatorasını esas tanımak, 3 — Amele içinden yetişen rehberleri köylünün başına getir- mek yani amele sınıfı ile köylü sınıfını bir tek teşkilüta raptet- mek, 40