Bütün bu teknik tefarrüata girişmekten maksadımız, bir nokta- nın tavazzubunu temin içindi: o da, fındık işinin sadece bir «me- ni tağşiş kanımu» ile halledilmiyeceği ve meseleyi başından ya- ni istihsalden yakalamanın icap ettiğidir. İhraç iskelelerinde yapılan kontrol, hiç şüphesiz ki, fındık tica- retinin başıboşluktan kurtulması için atılmış mühim bir adım- dır. Fakat bu, membaından ve mecrasından bozuk gelan bir su- yu içerken temizlemeğe benzer. Doğrudan doğruya membar ve suyu temizlemek daha esaslı ve daha makul bir hareket ol maz mı? Fındık işini istihsalden düzeltmek için bazı pronsipler üzerinde mutabık kalınması icabeder: 1 — İhracat mallarımız arasında mühim bir mevki tutan fındık her şeyden önce (milli) vasfını taşıyan bir mahsulümüzdür. Bu itibarla onun talihile doğrudan doğruya millet alâkadardır, Ya- bancı memleketlere ihrac edilen fındıklarımız şu veya bu va- tandaşın malı olabilir. Fakat mevzuu bahsolan Ahmet veya Meh- mel efendinin fındıkları değil, Türk fındığıdır. Ahmet veya Mehmet efendinin fındığı fena çıkarsa, iyi fiat bu- lamazsa, müsterilerini kaybederse, bundan Türk findığının iti- barı müessir olur. 2 — Yukarda saydızğımız teknik meseleler, Ahmet veya Mehmet efendinin kendi kendilerine ve kendiliklerinden halledebilecek- leri işler değildir. Buna ne manen, ne de maddeten takatları yok- tür, Öyle ise: 3 — Fındık işi, bir Devlet işidir. 'Bu üç prensip topyekün kabul edilmedihce, fındık işinin bir kül halinde ve esasından halledilmesine başlanamaz. Türk devletçiliği, ferdin mülkiyet ve tasarruf haklarımı tanır. Yalnız bu hakların kayıtsız ve sartsız istimali, milletin ve deyv- letin yüksek menfaatlerile tearuz etmemelidir. Tearuz vaki oldu mu, o vakit Devlet, ferdin mülkiyet hakkımı milletin menfaatlerile telif edebilmek için, zaruri olan tedbirleri alır. İktisadi devletçiliğin tatbikat sahasındaki hareket noktası budur. 15