Cihan içinde Türkıye Fırka mektebi Burhan Asaf. Tanzimat ricali, garp devletlerine karşı bazı taahhütlere giriş- mişlerdi: Mal ve cen koruyabilecek bir asayiş ve bu asayişi te- min edebilecek bir idare. Taksimatı milkiyeyi ve Belediye ter- kilâtımilk olarak onlaryapmışlardır. Fakat bütün bu işlerin muk- tedir ve mütehassıs bir kadro'suz yürüyemiyeceğini düşüncrek &Mülkiyei Şahane»yi açmakla, cidden kendilerine göre isabetli ve esaslı bir programcılık zihniyeti göstermişlerdir. -Temeyyüz etmiş valilerin maiyetinde idare bakımından ameliyat ve tatbi- kat görmeleri faydalı addedilen Mülkiya-mezunları için «Maiyet memurluklarık ihdas etmek ve, nahiye teşkilâtından vilâyet ma- kamına kadar, alaydan yetişme idare memurlarını mekteplen mezun olanlarla değiştirmek gibi prensipler, ilk ağızda, bir hay- li güzel neticeler vermiştir. Genç kaymakamlar, gittikleri yer- Jerde, yolları ve köprüleri yaptırmayı bir mektep ve bir «guraba hastahanesiv inşa ettirmeyi, pazar yoksa açtırmayı varsa takviye eylemeyi meslek aşkının ilk hızı ile şiar edinmişlerdi. Kabilse hattâ bunlara, bir de «Belediye bahçesi» ilâve ederlerdi. Fakat bu neviden işler, tekrarlana tekrarlana, giltikçe klâsikleş- ti; İmparalorluğun menfi iktisat çerçevesi içinde görüşü daralan Mülkiyeli'nin ihatası daha fazla gelişemedi, ve bahsı geçen ic- raat, gittikçe «icraat» vasfını da kaybederek zaruri ve bir çok kazalarda gitgide ya mühmel yahut imkânsız mavzular halini aldı. Şurası kayde değer ki, Tanzimatın, esaten daha ileri gayeleri yoktu. İdare kurulmuştu; elemanı yetistirilmişti; artık iyi kötü Tişliyebilirdi. Memleketin istiklâline, refahma, ticari ve sınal um- jkanına matuf bir görüş, Tanzimat devletinin aklından bile geç. mediği için, bu bahsi geçen mahalli ve beledi mahiyatte icraatı idare memurunun sahsi kabiliyetine yahut kabiliyetsizliğine ha- vale etmekte hiç bir beis görmedi. Hulâsa idareci ve idarei-maslahatçı Tanzimat, gayelerine göre Bo