münasebotini ilade oden bir katagoridir. İnsan tabiata ne kadar ax tehak- küm ediyorsa, yani teknik ne kadar az münkeşil ise, bir istihsal kifayet- Bizliği de o kadar mümkündür. Meselâ bir kuraklığın yadiği bir senalik pamuk malsulünün mensucal sanayiinde tesirini göstererek sanayile zi- raat arasında bhir ademi tevazün (bir istihsal kifayetsizliği) husule geti- receği aşikârdır. İstihsal kifayptsizlizi bir teknik s#ebepten tevallüt eder. İnsan buna tekniğin inkişafı nisbelinde mani olabilir. Halbuki istihsal fazlası bir cemiyet anarşisinden gelir. İnsan bunun önüne cemiyetin kuruluşumu değiştirmekle geçebilir. Binacunleylbı beceriksizlik planlı cemi- _xı—îl.ı". niabi bir şey ıfiı—'v: eder, Rîr ,—ı'lıı'IIŞ" '.ıı'ı"':'“ı.ışv“_"r; n .'[]_'ek benea o senenin tecrübesile telâfi olunabilir. Kadra moharrirleri ne harpiı-ıı evvelki, ne de ':x;ırıvî n Sonraki buh- ranları teknik bir islilisal fazlasının eseri addetmişlerdir. Hâkimiyettaki ve Kaslrodaki yazılarımızda ilk defa tarafımızdan tebarüz ellirilmiş ol- dnğll gibi bugünkü buhran, cihan iktisadiyatındaki bir bünye tahavvülün- den mütevyellillir. Bu bünye tahavvülünün başında milli kurtuluş hare- kellerinin kuvvetlenmesile bir çok milli pazarların garpsanayiine kapılarımı l:apn:na:—ı gelir. Cihan iktisadiyalında harplen evvelki vahdet kalmamış- tır. Bugün dünva, mücadele eden dç bityük zıt karargâh halindedir: Bir tarafla emperyalist devletler, diğer tarafta müstemlekeciliğe karşı milli kurtuluş cidalinde hulunan memleketler, bir diğer tarafta da Sosyalizrm için mücadela eden Sovyetler. Binaenaleyh dünva buhranının seyrini tayin eden amilleri bu Üç karargâhin mütekabil münasebetlerinde aramak lazımdır. Halbuki Hamdi Bev, bizim bu noklayi görmemiş olduğumuzu farzederek divor ki; * hmpnd'mı sanayi buhranına amil olan Âvrupu- amelesi veya palronu değil, fakat Rasya ve Türkiye çifiçisi ne müsteh- liki derseniz hadiseyi biraz duha hakikale valan sekilde ı;.ıd-' etmiş olur- , SUNUZ,,. Şevket Süreyvya makalesinde, tekniğin alabildiğine inkişafından bir çok içlimat uygunsuzhıkların tevellüt ettiğini söylemişti. Hamdi Bey arkada- şunız iticay ediyor: “Şerket ı's'ı'irrı'ı'n Bey «İr çok iyi bölir ki, Rux ihlilâli tekniğin alabildiğine terakki etmesinden neş'et etmiş bir ihtila! değildir. Ve tl;!.'nigin alabildişine terakki etimesinden ise ıwı(ıırı.ı olan şey, Thtıldl değil, buhrandır. Buhranın ise, mutaka ihlilüli doğurmıyarağı da hadi- selerle malümdar. Rus ihtilali nasıl tekniğin olabildiğine teraktisinden KHoğabilir. Rusya tekniğe ihtilülden rwwel 4",: iktilülden sonra keomuş- muştur. Ve tekmiğin wa*-'ııırlm. nkeyazla alabildiğine üakişaf elmiş ol- ması hadisesi de ihtilâlden evvel değil, yine ihtilâlden sonradır. İtalyaya gelelim: Burada devletin iradi müdahalesi, tekniğin ala hilrliğine Verle- mesile zerve kadar alâkadar değildir. Çünkü Halyada tekmk bu müde- haleden evvel ve hadlâ sorra höyle bi müdeheleyi intaç edecek şelilde ilerlemiş değildi. Tekniğin fewkalâde telâkki elliği yerler, Almanya, Hgillere, Amerika gibi memleketlerde ve burülarda olan ne Üilül, 41