Ankara. Moskova. Roma. Bir hatıra. , Yakup Kadri. eft e? © ——— 1917 Mart ayının bilmem kaçıncı günü. İsviçrede bir sanatorium- dayım. Sabahlayın, odamın taraçasında uzanırken yani başımda- ki taraçanın demir bölmesi arkasından Frnsızça ve kadın sesiyle şöyle bir konuşma kulağıma geliyar: — Ne aksi şey, bu Rus ihtilâli,.. çaç a— B UA UŞN Z e ea ea ge a eeei EaMlk gz — Ya, sorma; şimdi, Boşlar'ın (yani Almanların) ekmeğine yağ sürülmüş oldu. — Eh, bilinmez de, belki aksi çıkar. — Aksi mi? Hiç zannetmem. İhtilâl köyleri de sarmış. Bütün köylüler asilzadelerin arazisini taksime kalkışıyormuş. Bu böyle giderse belki muharebeye de nihayet verirler. — Üyle ama, yeni hükümet harici politikada hiç bir şeyin değiş- meyeceğini ve İytilâf devletlerinden aslâ ayrılmıyacağını söyle- İNİŞ. .. Ve Go Ve>8. Ben, hastalık saikasıyla mıdır, yoksa, Fransızça gazetelerin şİr ret harp edebiyatına artık tahammülüm kalmadığından mıdır, nedir, üç dört günden beri hiç gazete okumamışım. Birden, şezlongumun üstünde doğruluyorum. Kalbim heyecanla çarpıyor. Yanımdaki konuşma, güya, kadim — Yunanistan'daki Orakl'ların söylendikleri mağaralardan akseden sadalar imiş gi- bi bütün kulak kesiliyorum. Fakat Fransız karıları başkka bir bah- se geçtiler. Zile bastım ve bir haftalık Journal de Genöve'leri getirttim, Journal de Genöve'lerde beni meraktan çıldırtan bu hâdiseye dair L*) Baştaralı bundan cvolki nüshada, 32