Jeneral kavgası bitince, mubadele makanizması işlemeğe başlı- yor, içerlere kadar sokuluyor,parayı limanlara ve istismaremın kasalarına çekiyor. Bu suretle, istismarın mekanizması normal bir şekilde işlemiş oluyor. Fakat, Jenerallar kavyası başla- yınca ve içerideki emniyet kalkınca, bu sefer bütün para, panik halinde, limanda soluğu alıyor. Limanda, istismaremın malı bekliyor. Ya, dahilde sükünun yeniden teessüsünü bek- lemek var, yahut parayı istihlâke yatırmak. Nihayet, çinli tüc- carın insan, yani müstehlik tarafı galip geliyor ve parayı, istismarcemın kasası, bu sefer bir de anormal bir yoldan top- lamış oluyor. O silâh ve mühimmat ticareti, gümüş para üzerinde spekülasyonlara girişmek faaliyetleri, onlar da, istis- marcınm, çeşni değiştirme yahut spor yapma kabilinden, bo şsaaat eğlenceleri. Bu ne müthiş bir çapuldur? Güpegündüz, insan mefhumunun ırzına, bu no iğrenç bir tasalluttur? Çinli, Çin münevyveri, bunu bilmiyor mu? Biliyor; fakat arka- sındaki şey, bir millet değil, bir ümmet. Ve, burada, irade bükülüyor, kararın gözleri kararıyor. Yukarda, demir madeninden yani anahtar sanayiin başmad- desinden mahbrum olon Japonlar, Mançuri'yi işgal ediyorlar. Mançuri katliâmının başka hiçbir sebebi yoktur. Japonya, kendi anahtar sanaylini karşısındaki topraklarda kurmak isti- yor. Bu işi bütün Çin biliyor, fakat bunun önüne geçilmesine, yalnız Jeneral Ma tayin ediliyor. Onun da kim bilir kaçtane çakaralmaz tüfeği vardır. Baksanıza, karşılaşmaların birinde 300 Nipponluya mukabil 5000 Çinli kurban gitmiş! İşte Çin'in bilançosu budur. Fakat, Çin, kaymıyor. Parçalanı- yor. Parçalanması, çok iyi. Çünkü, ümmet olon Çin parçala- nıyor, Parçaların her birinden bir millet doğacaktır. ÂAncak ondan sonradır ki, istismar mekanizmasının karşısına şuurlu aksülamel, yani millet mukabelesi çıkacaktır. Bu hususta Çin ilerin bizden öğrenecekleri çok şeyler vardır. Anahtar sanayi için can çiğneyenlere karşı; llmanlarda, istismarın anahtarlarını tatanlara karşı, Ankara, Kurtuluşun anahtarımı veriyor. Buna şimdhik uzanan el yok. Fakat, el uzanacaktır. Çünkü dünya ne de olsa küçüktlir ve yüksek fikir, bir yerde doğdu mu, zaman ve mesafeyi zorlayıp dağıtması, iman ateşinin ilk kıvılcımına bakar.