EDERİYAT Sairin, bize anlatacağı şey kaldımı? Yakep Kadri Dört yıl içinde (1914- den 1918- e kadar) yüz yıllık bir hayat ve istirap imtihanını geçirdikten sonra, Dantenin “ Cehen- nem,, ine türkülü bir film gibi bakıyoruz. Shakespaere'in eş- hasını panayır sahnelerine adapte ediyoruz. ve Goethe'yi, acayip bir cinsiyet Örneği olarak - nerde ise - Dr, Freud'un teşrih masasına yalıracağız © Çık karşıma, söyle bakalım, “Şer Çiçekleri,, sahibi Baudelaire, on dokuzuncu asrın korkunç ve harükulâde heyulası; şu, hançer, zehir, afyon, yangm, akrep, baykuş ve haortlak dedi- gin şeyler ne biçim çocuk oyuncaklarıdır? Şu, (ihtiyar oros- punun sarkık memeleri), şu, (Zenci karısının kapkara kucağı) bugünkü günde hangi züppe delikanlının dencmeze tenezzül edeceği zevklerdir? Elimize ne geçerse-ruh, akıl, söz, kitap, cemiyet. hepsini didik didik etmedeyiz. Leonardo da Vinci'nin Jeconda'sına palabıyıklar taktık ve Meryem Anayı boş bir tuval ortasında kocaman bir mürekkep lekesi şeklinde gösterdik. 1931 ço- cukları, kudemanın mübarekleşmiş eserleriyle böyle aynuyor. Ekspresyonizma, bir eski masal, Futurizma, bir bulanık seziş. Dadaizma,ne varsa kırıp geçirmek. Surrecalizma, bu kaos un- surlarını sarmak istiyen buluttan bir bağ. Yeni bir nizam varmı? Yeni bir nizam olmalıdır. Lâkin, bunun için, önce yeni neslin, şu münkirlik, yıkıcılık, didikleyip dağıtıcılık hummasından ya- 27