nı, na ya n ıih Kronik. İnkılâbımız ve Hilâfet Emperyalistlerin foyaları meydana çıkalı tam dokuz sene oluyor. Bir vakitki zengin Çin, bir vakitki zengin Hint, bir vakitki zengin Şark Avrupası, nasıl soyulup soğana çevril- diler, Bunu artık herkes biliyor. Bundan yarımasır evel, bu- nn sırrını talim ve terbiye ile, bundan bir asır evel, silâh- ların zafı ile izah edenler vardı. İzahlar esassız ve kifayetsiz olduklarından, tedbirler kısa ve mücadele neticeleri kısır kal- mışlar ve emperyalizma, namertçe işine kaygusuzca devam edebilmiştir. Fakat, Türk İnkılâbı, cihanın iştismar edilmiş ve edilmekte olan milletlerine ilân etti ki, milletleri topyekün esir pazar- larına çeviren kuvvet iki cephelidir. Bunlardan birsi, milletleri ya temamile iktısadi fonksyonsuz yahut da ancak tâbi fonka- yonlu bir kalabalık haline getiren istismar mekanizmasıdır. Diyeri de, bu mekanizmanın gavamızına hiçbir millet vakıf olmasın diye, emperyalizmanın yardımcı kuvvet olarak kabul ettiği teokratik nizamdır. Teokratik nizam, dünyanın her noktasında, başka başka çeşit ve nevidedir. Fakat, bir esas prensibi vardır ki, a hiçbir yerde değişmez: Dünyadan fazla ahreti düşünmek ve terakki amilleri ile birer birer mücadeleyi başlıca yaye bilmek. İşte Türk fakılâbı, istismar mekanizmasını, her iki unsurundan da tecrit etmiş ve binaenaleyh onu dişsiz ve pençesiz bırakmış olan cihanşümul hadisedir. Yalnız, teokrasiyi taafiye edecek olan ileri düşünce ve ileri duygu malzemesini vermekle kal- mamiış ayni zamanda, müstemlekenin bir müstakil ve milli pazara inkılâbı için üzerlerinden yürünmesi elzem iktisadi prensipleri de ilân etmiştir. Dokuz sene var ki, İstiamarcı merkezler, inkılâbımızın seyrini endişe ile takip etmektedirler. Bugüne kadar, sandalyasız kal- mış ÂAbdülmecidi, dokuz kere dünyanın bir tarafında halife ilân edebilirlerdi. Yapmadılar. Niçin? Dediler ki: Siyasi reji- min değişmiş olması, Türkiy'nin istismarımızdan çıkıp kurtul- 37