kayı sıyırması lâzım. Bu da, kolay değil, Çünki, kaos devam ediyor. İmkân deryasından bir ilâh çıkıp ta bu kaosa “durl , dediği gün, yeni dünyanın, yeni insanlığın Homiros'u doğmuş olacaklır. Edebiyatta medeniyet gibi muayyen bir nizam, muayyen bir sistem demektir , Bu nizamın, bu sistemin düsturlarını, belki de, Tevrat gibi anonim bir kitapta bulacağız. Bir Ana - Kitap. İlk Anayı kim doğurdu? Ana, kendi kendini doğurdu. İşle, bu kitap da umumi istirapların, umum! heyecanların içinden, bir muazzam feryat halinde, kendiliğinden fışkıracaktır. Tıpkı ylz- bin kişilik bir insan ormanının uğultusu gibi. Kırk katlı beton arme binalarda hep bir arada yaşayışın, onbinlerce kişi alan sallerde hep bir arada eğlenişin, tekrarını imkânsız kıldığı birçok eski tahassüs motifleri vardır: Romeo ile Julietta'nın balkon muaşakaları, Verther'in yürek paralayıcı nahvet krizi ve bülbül sesi... Yeni hayat, yeni insanda, yepyeni tahassüs kabiliyetleri uyan- dırdı. Fakat, buna göre ifade şekilleri, henüz keşfedilmemiş- tir. Bu, yalnız bir âlet değiştirme meselesi değildir. Üç telli sazı atıp bir nikel boru içine üflemekten bir şey çıkmaz. Nefesin başka bir nefes, melodinin başka bir melodi olması lâzim gelir. Köhne temrinleri alt üst edip, bir taze hüner gösterdiklerini zanneden köşe başı şairlerinin ömrü kısa sürecektir. Lâkin, ne olursa olsun, bunlar, beklediğimiz hakiki halk şamanlarının pişdarlarıdırlar. Asıl peygamberler gelmeden evvel bir takın meczuplar ve sahte peygamberler türer. Zamanenin alâmotleri böyledir. Zamane alâmetleri yalmız bundan ibaret değil. Yuvalarıyle beraber derilerini de değiştirmekte olan insanlar, yerini ve nevini, henüz kendileri de tayin edemedikleri bir takım sızılar 28