peryalistlerin kendilerini toparlamalarını istemek Türkçe bir te- menni sayılmazdı. Onun gibi bu seferki buhran da, emperyalist Finans merkerzleri- nin ve onlarla beraber istismarcı finans ve iktisat mekanizma- sının felce uğraması demektir. Türk vatanı, cğer iktisadi istik- lâlini emniyet altına alırsa, şu sıralarda alacaktır. Kendini ikti- satça toparlıyabilmiş bir emperyalizm, pazarların ne gümrük duvarları arkasında sanayi kurmalarına, ne bir milli para po- litikası gütmelerine müsaade eder. Eğer bugünktü İstanbulda bu- günkü şeklinde bir sanayi spekülâsyonu yapılabiliyor ve böyle bir sanayi metolsuz, plânsız ve son derece geri teknikli olduğu halde inkişaf imkânları bulabiliyor ve büyük kârlar temin edi- yorsa, İstanbul sanayii bu nimetleri, buhranın mevcut olmasına ve devam eylemesine medyundur. Bu küçük misal bile gösteriyor ki, buhranın bilmesini temenni etmek, bundan on sene evvel, emperyalistlerin kendilerini to- parlamalarını temenni etmek kadar Türkçe olmıyan bir temen- radir. Bu noktayı böylece işaret ettikten sonra ve buhranın umumi sey- ri hakkında yukarda vermiş olduğumuz noktaları göz önünde tu- tarak, memleketimizin buhran içinde bir cihandaki yerini vasıf- landırabiliriz. Buhran, öyle anlaşılıyor ki, bir taraftan tasfiye edici bir taraf- tan da kurucu bir hâdisedir. Avrupanın bir çok küçük milletle- ri, daha bugünden, bir milli iradayi temsil etmekten uzaklaş- mışlardır. Bundan bir kaç hafta evvel, sırf Fransanın verdiği ta- limat bu merkezdedir diye Besarabyayı Rusya ile Romanya arasında ihtilâfli saha tanıyan Romanya hükümetini bu ha- reketinden dolayı muaheze eden meclise Başvekil Vaida-Voy- vod «..asil dostumuz Fransa..» diye hir iyma yapar yapmaz bü- tün meclis ayağa kalkmış ve Fransayı selâmlamıştır. Bu, şunu gösteriyor ki, Türkiyenin küçük Avrupa milletleri ara- sında seçeceği hiç bir örnek yoktur.. Türkiye için bir Macaristan örnek olmıyacağı gibi, bütün ilim ve irfanına ve heybetli sana- yiine rağmen Almanya da bir örnek olamaz. On dokuzuncu asır başlangıcında Alman devletçiklerine ufalandığı için Napolyon- un çizmeleri altına düşen bu memleket, yirminci asır başlangı- 3B