Kılebiyat Haai ai —N Enderun Şairleri ve Halk Edebiyatı. Yakup Kudri. Dokuz gün süren Dil Kurultayı'nda dinlediğimiz nutuk ve kon- feransların bir hulâsasını yapmak lâzımgelirse diyebiliriz ki, A- şık Paşa'dan Fikret'e kadar dovam eden ve adıma Osmanlı ede- biyatı denilen bir nevi dil ve kültür mahsulü artık, bir daha gün yüzüne çıkmamak üzere tarihin karanlığına gömülmüştür. Bu - hâdise, Türk edebiyatımın bütün meazisini silmek manasını m ifade ediyor? Gelecek nesiller, artık her şeyin kendilerile bera- ber mi başlıyacağına hükmetmek mecburiyetinde kalacaklar? Bir bosluk insanın arkasında olsa da önünda olsa da baş döndürür, göz karartır. Bize, yasayış ve oluşta devam hissini veren şey ge- lecekten ziyade geçmiştedir. Hele, dil ve edebiyat ancak zaman- la vücude geclen bir his ve fikir birikmesinin, bir milli maneviyat terakümünün mahsulü olduğu için her içtimai müasseseden Zi- yade kültürün -yani an'anenin- tesir ve nüfuzuna bağldır. Onun için bizim de her medeni millet sibi cocuklarımıza, hiç değilse moektep dersi olarak öğretmeya mecbur bulundusğumuz bir Rlâsik edebiyatımız olacaktır. Ve, bu meydanda duruyor. a Bundan -zannederim yirmi yıl önce- bir mecmuzda yazdığımı hatırlıyorum. Bizim bir klâsik edebiyatımız vardır. Fakert, bu klüsik Türk Edebiyatı, Türk tarihimin Osman'dan başlayın Vah- dettin'de bitişi gibi, Aşık Paşa'dan başlayıp Fikret'e kadar ge- len ve yahut Galip Dede'de zaten son nefesini vermiş olan Di- yan Edebiyatı değil Velet Sultan ve Yunus Emre'denberi devam etmekte olan Milli Edebiyatımızdır. Bunu Folk!or denilen ano- nim halk edebiyalından ayırmak lâzundır. Zira, Folklor, bir adamın ismini tasımıyan, ve halkın dilinde dolaşan yazılmamış masallara, destanlara, koşma ve türkülere denilir. 26