YURTTA OLUP BİTENLER yorlardı. Söylentiler arasında sabık Başbakanın evrakı meyanındı bu ko- nuyla ilgili vesaikin bulunduğu da yardı. Ama soruya "sonra" cevap verilecekti. Doğrusu istenilirse, eski iktidar büyüklerinin mevkilerini (muhafaza için vermeyecekleri biç bir şeyin bu- lunmadığı ortaya çıkmıştı. Ama, va- tta parçası? Sonra, buna kudretleri- nin yeteceğim nasıl hayal etmişler- di ? Mesele biraz başka türlüydü. Bü- tün politikası şantaj esasına dayanan ve Dulles Ankaraya geldiğinde Ame- rikan Büyük Elçiliği ile Amerikan kütüpllanesi yanında o zamanki An- kara valisi Kemal Aygün vasıtasıy- la ilk bomba patlattıran, böylece ko- münist heyulasını ortaya çıkartıp Washington'dan daha fazla para sız- dırmaya kalkışan Fatin Rüştü Zorlu Amerikanın kapıları yüzüne kapanın- ca yeni bir plân çizmişti. Plan, Rus- yaya yaklaşılıyormuş gibi görünerek Amerikaya tekrar şantaj yapmak e- sasına dayanıyordu. Gerçi Borlu, Menderesin Moskovaya yapacağı se- yahati daha önce Amerikaya ve NA- TO'daki müttefiklerimize duyurmuş- tu, ama el altından da "Bize para vermezseniz, bakın biz de Rusyadan para alırız.. Bilesiniz, biz gidici de- ğiliz!" havasını yaymaktan geri kal- mamıştı. "Ardahan işi" bu milletlera- rası şantajcının oyunu olarak ortaya çıkmış, Amerikalıların fazla safdil olanlarını keseyi Menderese açmaya zorlama için bir vasıta diye kullanıl- mıştı. Yoksa, gözleri dönmüş dahi olsa, sabıklar böyle bir pazarlığı kuvveden fiile çıkarmaya kalkışacak kadir akıllarını kaybetmemişlerdi. Her hangi bir füturları bulunduğun- dan değil.. Sadece beceremeyecekle- rini bildiklerinden. Zihinleretakılan sualler Basın toplantısında yabancı muha- birleri ziyadesiyle ilgilendiren bir mesele daha ortaya atıldı. Bir yaban- cı mecmuanın iri yarı muhabiri Ko- re Değiştirme Birliğimizin neden bir bölüğe indirildiğini pak merak, et- mişti. Bunun sebebini ve Amerikan çevrelerindeki tepkisini öğrenmek is- tiyordu. Üstelik iri yarı muhabir bir kehanette de bulunmuş ve Amerikan çevrelerinde bu indirme ameliyesinin iyi karşılanmadığını belirtmişti! As- lında, herkes yeni Türkiye ile Ame- rika arasındaki münasebetleri me- rak ediyordu. Yüzbaşı Numan Esin yüzünden eksik olmayan tebessümüyle iri yarı ve meraklı gazeteciye cevap verdi. tül yan muhabirin aldığı haber doğ- ru değildi. Kakta ki Koredeki Ameri- kan kuvvetlerinde bile eksiltme ya- pılmış Ve 5 tümenlik kuvvet 2 tüme- 6 Milli Birlik Komitesi basın toplantısı Askerler erken kalkar.. ne indirilmişti. Kora Harbine İştirak eden 14 milletten, gönderdiği birlik- lerinde şimdiye kadar eksiltme yap- mayan tak devlet Türkiyeydi. Bazı devletler birliklerini otamamen geri çekmişler, birkaçı ise sadece birkaç kişiden ibaret sembolik birlikler bı- rakmışlardı. Bu bakımdan Türkiye- nin hareketinin garipsenmemesi lâ- zım gelmekteydi. Nitekim öyle ol- muştu. Bunu Amerikan Elçilerinden öğrenmek mümkündü. İri yarı mu- habir meseleyi anlaşılan pek iyi kav- rıyamamıştı. Bu defa, Türkiyenin bu işi yaparken Ike'a danışıp danışma- dığım öğrenmeyi arzuladı. Genç yüz- başının tebessümü, bu sual üzerine neredeyse kahkahaya çevrilecekti. Tercüman hanıma döndü ve mesele- den Amerikan Dış İşleri Bakanlığı- nın haberi olduğunu yabancı gazete- ciye tercüme etmesini rica etti. İri yan gazeteci yüzbaşı Esinin cevabı- nı dikkatle dinledi ve küçük not def- terine kısa bazı notlar alarak başıy- la tatmin olduğunu belirtti. Yabancı basın mensuplarının bu meraklarına mukabil yerli gazeteci- lerin merak ettikleri konu başkaydı. Milli Komite Üyeleri ile Orgeneral Cemal Gürsel bir yurt gezisine çıka- caklar mıydı? Çıkacaklarsa bu gezi ne zaman yapılacaktı? Milli Birlik Komitesi oüyelerinin yakında bir yurt gezisine sıkacağı gazetecilerden saklanmadı. Komite üyeleri memleketi dolaşacaklar ove vatandaşlarla temas ederek onların yeni idare hakkında fikirlerini öğre- neceklerdi. Orgeneral Gürselin de bir geziye çıkması ihtimali vardı. Ancak bunun ne zaman ve ne şekilde olacağı henüz belli değildi. Bu da gazeteci- ler tarafından "zamanı gelince" öğ- renilecekti. Şimdilik kesin bir şey söylenmiyordu. Seçimlerin ne zaman yapılacağına dair sualler de genç yüzbaşının te- bessümüyle karşılaştı. Milli Birlik Komitesi seçimleri en yakın zaman- da yapmak azmindeydi. Ama ortada içinde serbest seçimlere gidilebilece- ğini tahmin etmişti. Bu, bir bakıma dereyi görmeden paçaları sıvamaktı. Her ne kadar sakıt iktidarın Devlet idaresini içinden çıkılmaz bir hale getirdiği biliniyorsa da doğrusu bu kadar rezaletle karşılaşılacağı tah- min edilmemişti. Dere paçaları sı- vamakla geçilecek gibi değildi. Batak öyle bir batakta ki ancak tamamen kurutulmakla aşılabilecekti. Basın toplantıları hergün devam etti. Toplantılar sadece alaka ye do- layısıyla kalabalık çekmiyordu. Ay- nı zamanda yeni idareye hakim bir zihniyetin de tezahürüne yol açıyor- du: Hiç kimseden hiç bir şey sakla- nılmak istenmiyordu. Seçimle o gel- memiş bulunduğu halde Geçici İda- re halkı, halkın tâ içine girerek halk için idare yolunu bulmuştu ve geçi- ciliği dolayısıyla hiç kimseye şirin görünme zorunda olmadığından, ya- ni rey derdinde bulunmadığından bu- nu başarıyla yapıyordu. Sevimli adamlar Nitekim geçen haftanın sonunda, Türkiyeyi idare edenleri daha kü- çük bir toplulukta daha yakından görmek fırsatını bulanlar takdir his- si duymaktan kendilerini alamadılar. Muhafız Alayı Komutam ve Cum- AKİS, 23 HAZİRAN 7960