Cilt: XVIII, Sayı: 305 Millet Seçimlerin tarihi Bu haftanın başlarında, işlerin ya- vaş yavaş düzene girmekte olduğu başkentte bir tarih ağızlarda dolaşı- yordu: 23 Ekim 1960! Bu, seçimlerin yapılması için ciddi surette düşünü- len tarihtir. Böylece Birinci Cumhu- riyetin kuruluş yıldönümünden ev- velki pazar seçimler yapılacak ve İkinci Cumhuriyet birincisiyle (o aynı tarihte -37 yıl farkla - açılacaktır. Uğura inananlar bunda bir de hayır sezmekte ve büyük Atatürkün ruhu- nun şad olacağını söylemektedirler. Ama tarihin tesbitinde bunlardan daha realist ve mantıklı sebepler rol Evvelâ, tahminlere göre Yüksek Soruşturma Kurulu ilk tahkikatı A- ğustos sonlarına doğru tamamlaya- cak T»> en geç Eylülde duruşmalar başlamış, vaziyet aydınlanmış ola- caktır. Gerçi Yüksek Adalet Divanı kararını verdikten sonra mı, yoksa duruşmalar henüz devam ederken mi seçimlerin yapılması (gerektiği hususu henüz münakaşa edilmekte- dir. Fakat hakimler tarafsız seçici İdare tarafından se çilmiş, m ması tarafsız geçici idare tarafın. uş, usulleri tarafsız geçi- ci idare tarafından tesbit (edilmiş Yüksek Adalet Divanının kararla- rının seçimlerden sonra verilmesin- de ,bir mahzur görülmemektedir. Za- ten Eylül ile Ekim sonu , arasında bir çok "Büyük Sabık" ım akıbetinin tayin ve cezalarının infaz edileceği tabii görülmekterir. Zira di ma- lar bütün kaidelerine uy- gun ar fakat azami' süratle ya- pılacak; sanıkların savunma hakkı zedelenmeyecek, fakat usulün ince- liklerinden faydalanarak e uzatma- larına cevaz verilmeyecektir Bu haftanın başında Ankarada yeni idarenin en kısa zamanda işleri tasfiye etmek ve normal bir meşru idareye tertemiz memleket devret- mek niyeti açık şekilde seziliyor, bütün çalışmalar o istikamette olu- yordu. Beklenen, Sıddık Sami Ona- rın başkanlığındaki ilim heyeti tara- fından hazırlanacak Anayasa ile Se- çim Kanunuydu. Gerçi miras o da- AKİS 23 HAZİRAN 1960 HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI YURTTA OLUP BİTENLER Sıddık Sami Onar Eseri bekleniyor rece kirliydi ki talihin cilvesi netice- si bu mirası sırtlamış olanlar bu ka- dar kiri nasıl temizleyeceklerini bi- lemiyorlardı. Ama askerlere has pra- tik zekâ bir çok sahada yeni idare- nin başlıca silahı oluyor ve politik menfaat kaygısı gözetilmediğinden D.P. nin yapmadığı, C.H.P. nin ise ya zor yapacağı, ya hiç yapamaya- cağı pek çok mesele kolaylıkla hal- lediliyordu. Seçimlerin 23 Ekim tarihi için dü- şünülmesinde başka bir faktör daha rol oynadı: İnkılâp Hareketine en ufak toz kondurmamak, bu hareke- tin asaletine en hatif gölgeyi düşür- memek! Askerler, gene o pratik ze- kalarıyla bunun yolunun “en kışa zamanında seçim" den geçtiğini isa- betle teşhis ettiler. Inkılap Harıl harıl çalışanlar (Kapaktaki Bakan) Kısa boylu, saçları arkaya doğru taranmış, yeşil gözlü kumral yüz v başını hafifçe yana eğerek gü- Dudaklarında beliren çizgi sene yüzbaşının, bir şeyler bildiğine, ama o anda söylemek istemediğine işaret gibiydi. Önce, sağ tarafında a- yakta duran kendisi kadar genç bin- başıya, sonra da solundaki albaya baktı. Tebessümü genişledi ve kar- şısında ağzından çıkacak kelimeleri kapmak istercesine bekleyen kala- balık gazeteci grubuna dönerek sü- küne — Bu suale daha sonra cevap ve- rilecektir” dedi. Gazeteciler arasında bulunan Tass Ajansı muhabiri genç yüzbaşıma söylediklerini hararetle kaydetti. Di- ğer yabancı muhabirler de aynı ta- laşla not aldılar. Hâdise geçen haftanın sonlarında bir gün Başbakanlık Basın Bürosu- nun -Eski Devlet Bakanı Emin Kala- fatın dairesidir- büyükçe salonunda cereyan ediyordu. Salonun kenarına yerleştirilmiş maden! masada oturan genç yüzbaşı Milli Birlik Komitesi adına yapılan basın toplantısını ida- re eden Numan Esindi. Sağ tarafın- da Binbaşı Suphi Gürsoytrak, sol ta* rafında ise Albay Sami Küçük ayak- ta duruyorlardı. Salon yerli ve ya- bancı basın mensuplarıyla lebâleb doluydu. Binbaşı Suphi Gürsoytrakın yanında sual ve cevapları İngilizce- ye tercüme eden yeşil bluzlu, gözlük- lü bir genç hanım oldukça heyecanlı görünüyordu. Tercüman hanımın he- yecanı daha ziyade bazı terimlerin tam karşılığını bulamayıp tekleme- sinden ileli gelmekteydi. e Allahtan Binbaşı Suphi Gürsoytrak, tercü- man hanımın her defasında yardımı- na koşuyor ve bir yanlışlık yapması- nı önlüyordu. Yabancı muhabirlerin -bilhassa Tass Ajansı muhabirinin- telâşla kay- dettikleri sual "Sabık Devlet erkânı- nın Rusyadan kısa vadeli iktisadi yardım sağlama babasına Ardahan kazasını Sovyetlere vaad edip etme- diği" sualiydi. Bu konu etrafında ge- çen hafta başkentte türlü söylentiler ortaya atılmış, dedikodu alıp yürü- müştü. Gerçi sabık Başbakanın son günlerinde sağda solda verdiği de- meçlerde Rusya lehine sarfedilmiş kelimelere rastlamak mümkün ol- muştu. Ama bu politikanın böyle bir pazarlığa kadar varacağı doğrusu kimsenin aklına gelmiyordu. Basın mensupları işte buna öğrenmek isti- AKİS, 23 HAZİRAN 1960