YURTTA OLUP BİTENLER şefaaat mektuplarını en bol miktarda alan Milli Birlik Komitesi üyeleriy- le Bakanların okulaklarım son za- manlarda en ziyade dolduran kelime- ler oldu. Körle yatan şaşı kalkar Yassıada sakinlerinin bazı arkadaş- ları ise, geçen haftanın sonunda İstanbulda bu meşhur zevatla bir- likte geçirdikleri eğlenceli demlerin hikâyesini tatlı tatlı anlatıyorlardı. Ancak bu hikâyeler eşe dosta değil, resmi makamlara anlatılıyordu ve sabıkların dosyasına giriyordu. Ha- kikaten, Sevini oÇağlayanın yaptığı açıklamadan sonra İstanbul ve An- karada sabıkların o hayatlarım tah- kikle vazifeliler bir maden O keşfet- miş olduklarım farkettiler. Çankaya- da, Şale Köşkünde, Arap sarayla- rında, Floryada yapılan âlemler bun- lara katılanlar tarafından pek âlâ teferruatlı (o şekilde (o açıklanabilirdi. Nitekim geçen haftanın sonunda İs- tanbulun eğlence âlemlerinin tanın- mış bazı simaları Vilâyetteki heye- tin huzuruna veya Emniyet Müdür- lüğüne celbedilerek ifadeleri alındı. Bunlar sabıklar tarafından kendile- rini eğlendirmek Oomaksadıyla ikide bir huzura celbedilen şarkıcılar, dan- sözler, çalgıcılardı. e Bazılarının an- lattıkları zabıt tutanları dahi kah- kahadan kırıp geçti. Hele meşhur Gönül Yazar öylesine eğlenceli Ki sahibiydi ki ve bunları o kadar "a- çık kalb" ile naklediyordu ki gül memek imkânsızdı. Herkesin biriyle (o macerası olur ya.. Anlattığına göre Gönül Yaza- rın macerası İki kişiyleydi. Bunların birincisi D.P. iktidarının bir meşhur Maliye Bakanı, diğeri daha az meş- hur bir Çalışma Bakanıdır. Çapkın- lık arkadaşı Bakanlar aşrısın şarkı- cıyı Ankara Palasta görmüşler, vus- latına arma merakına düşmüşlerdi. Bu yüzden Gönül Yanara isim ver- meksizin bir takım hediyeler, çiçek- ler göndermeye başlamışlardı. Hikâ- yenin bundan sonrası, "Sarışın Bom- ba"nın ağzından şudur: — Hediyelerden sonra bir gece Ankara Palasta, ecnebi sanatkârlar- la eğleniyordum. Masamız kalabalık- tı. Baktım, iki kişi mütemadiyen be- ni sarhoş etmeye çalışıyor. Hakika- ten muvaffak da oldular. Başım e- peyce tuttu. Saat üçe gelmişti ki bi- im çifte akanlar sökün ettiler. Pavyon zaten tenhaydı. Onlar gelin- ce, o tenhalık da bir kaş göz işaretiy- le kayboluverdi. Garsonlar bile orta- dan silindiler. İkisi da yanıma geldi- ler ve komplimanlara başladılar. Me- ğer hediyeleri ve çiçekleri gönderen- ler anlarmış. Anlaşılan bunların kar: 16 şılığını almak istiyorlardı. Talihsiz- lige bakın ki, ikisi de tipim değildi. Maliye Bakanı ne kadar döviz ister- sem vereceğini bildirdi. türlü sırnaşıyordu. m ama dedim ya adamakıllı sar- hoştu den paviyondan on- larla birlikte çıktığımı hatırlıyorum. m gün gözlerimi açtığımda saat 1 idi. Bir kocaman yataktaydım ve Allal sizi inandırsın çırılçıplaktım!" Gönül Yazar -ifadesine göre- sa- bıklardan çok çekmiştir. Bu yüz- den, Allanın bugünleri ogösterdiğin- den dolayı pek bahtiyardır. İlerde mahkemeye çağırılırsa bu ifadesini ve bütün bildiklerini orada da tekrar Gönül Yazar Bir gecelik macera edecektir. Girişilen basit tahkikat daha baş- ka eğlenceli hakikatlerin de ortaya çıkmasını sağladı. İfadelerine başvu- rulanların bir kısmı cümbüş merak- lısı bir başka kodamanın Refik Ko- raltan olduğunu söylediler ve onun âlemlerinin en ziyade Mithat Dülge- nin Kalenderdeki köşkünde yapıldı- gını bildirdiler. Sanatkâr teminiyle vazifeli zat ise Emniyet Müdür Mua- vini Ferit Sözendi. O kadar ki bazı akşamlar turistik pavyonlardaki ec- nebi kadınlar polis soruyla arabala- ra bindirilmiş ve Kalenderdeki köşke atılmışta. Orada Refik Koraltan, Mithat Dülge ve cümbüş merakım diğer davetliler bu kadınlarla oya- lanmışlar, onları inceden inceye tet- kik etmişlerdi! o Anlatıldığına göre Koraltan bilhassa Cumhurbaşkanı vekilliği yaptığı Birada bu âlemlerin dana dört başı mamur olmasını is- tiyor ve Dülgeye gerekli emirleri ve- riyordu. İfadeler, Ziraat Bakasının haşmetli Umum Müdürünün, kudre- tini hangi meziyetleri dolayısıyla sağladığım açıkça ortaya koydu. Tabii, eğlence alemlerinin gülle- rinin bir zamanlar devletin veya hü- kümetin en yüksek mevkilerini işgal etmiş zevat hakkında verdikleri alaka uyandırıcı bilgi garip kaçtı. Ama, o mevkileri işgal edenlerin ya- rı ömrü eğlence alemlerinin gülleriy- le geçmişti, onlarla düşüp kalkmış- lardı. Onların hikâyesini de elbette ki başkaları anlatacak değillerdi. Ni- tekim, İhtilâlden sonra sabık büyük- lerin makam odalarına yerleşenler masaların gözünde, dolaplarda sade- ce müstehcen resimler, prezervatif- ler, tanınmış kadınlardan gelen aşk mektupları ve açık kitaplar bulmuş- lardı. Aşk mektubu meraklılarının arasında bizzat Adnan Menderes de vardı ve böyle mektuplardan bir kıs- mının altında Menderesin ideal ar- kadaşı Bakanlardan bazılarının sa- yın eşlerinin oimzası bulunuyordu. Başbakanlıkta arama yapıldığında bunlar bir çuvala konularak Tahki- kat Komisyonuna havale edilmişti. Duruşmalar başladığında Allah ke- limesini ağzından düşürmeyen, din- darlık taslayan, siyasi (o rakiplerini dinsizlikle suçlandıran, hattâ evliya- lığa özenen bu zevatın hususi hayat- ları da bütün iğrençliğiyle ortaya çı- kacak ve makam odalarında ele ge- en "âlet ve vesikalar" gözler önüne serilecektir. Bunların içinde meşhur Ahmet Salih Korura ait olanlar müs- tesna bir yer işgal edecektir. Bu haftanın basında sabıkların duruşmalarının bir an oevwvel başla- masının heyecanla beklenmesinin bir sebebi de iste buydu. Kilitli kapıların arkası Geçen haftanın sonlarında bir gül Ankarada, Rüzgârlı Sokaktaki meşhur ve muazzam "Sarı Bina"ya sağa düşen kapıdan girmek isteyen- ler kırmızı bir balmumuyla karşılaş- tılar. Binanın üzerinde hemen hemen adam boyunda harflerle Zafer yazı- yordu. Aslında binanın karşı karşıya iki kapısı vardı ve Zafer gazetesine, soldaki kapıdan giriliyordu. Sağdaki kapı I Merkezine çıkıyordu ve mühürlenmiş olan orasıydı. Parti- AKİS, 23 HAZİRAN 1960