sıfandırılıyor, uçak kazasında Al- lah tarafından kurtarılan Mendere- sin bu sefer de kâfirlerin elinden çe- kilip alınacağı bildiriliyordu. Halbu- ki çekilip alınanlar bu sözleri yayan- lar oldu. Talan haberlerin yaratıcı- ları Ordunun son derece dikkatli dav- ranması sayesinde kendilerini Da- vutpaşada buldular. D.P. liler daha uzun vadeli bir pro- pagandaya el attılar. Silahlı Kuvvet- ler arasında ikilik vardı. Evet, bir kı- sıra askerler muvaffak olmuşlardı ama, Dördüncü Ordu gelip Bayarı, Menderesi ve arkadaşlarım kurtara- caktı! -Türkiyede üç ordu vardır-. Ancak o taktik de fazla bir netice vermedi. Kısa samanda görülen, bı- rakma Silahlı Kuvvetler arasında İkiliği, Ordu ile Millet arasında dahi kıl kadar görüş farkı bulunmadığıy- dı. O zaman ayaklar suya erdi ve menfi telkinler açıktan açığa değil, kapalı kapılar arkasında, fiskos ha- linde yutulmaya başlandı. Partililer ve opportünistler Bu bir aylık zaman D.P. içinde muhtelif sınıfların (bulunduğunu ortaya koydu. İktidara menfaat ip- likleriyle bağlı bulunanlar derhal D. P. den istifa ettiklerini açıkladılar. Halbuki D.P de istifa kabul edecek merci yoktu ve tutum tam bir sahte- kârlıktı. Daha dört hafta evvel Men- derese kurban olduklarını söyleyen- ler, onun birlikte resim çektirmek için sıraya -ve birbirlerine- girenler artık D.P. yazılı tabelaların bile al- tından besmeleyle geçiyorlardı. Teş- kilât bu yüzden dağılmıştı. Zira D.P. nin son zamanlarında teşkilât tama- mile bu tip insanların eline geçmişti Bunlar kirli işlere karışmış bulun- duklarından isimlerinin dahi duyul- masından çekiniyorlar, başka yerle- re kaçıyorlar veya değişik adlar al- tında saklanıyorlardı. Devran artık eski devran değildi. Fakat bu opportünist grubun ya- nı sıra, bilhassa İhtilâlden ve parti- nin üzerine çökmüş zümre tevkif edildikten sonra ortaya başka çeşit Demokratlar çıktı. Bunlar Bayar ile Menderesin on senede yarattıkları insanlardı, İstanbulda sayıları kaba- rık değildi, ama Anadolunun dört bir tarafında göze çarpıyorlardı. Bunlar, 1950 deC.H.P.yıkıldığında partileri- ne sadık kalan, bu sayede onu ayak- ta tutan "varlıklı partililer" gibiydi- ler. On sene, varlıklı C.H.P. liler gi- bi varlıklı D.P. liler de yetiştirmiş, bunlar partilerinin iskeleti olmuş- lardı. Doğrusu istenilirse Bayar ve Menderes bu sınıfı böyle günler için yaratılmış taraftarlarım bu düşüncey- le nimete boğmuştu. Simdi onlar nö- beti devralmaya hazırlanıyorlardı. Bayarın ve Menderesin, onların etra- fim saranların kötülüğüne inanıyor- 20 | İhtlâl Hukuku Türkiyenin çeşitli e çeşitli vatandaşlar kanaat morallere başvurarak D.P. nin feshini istiyorlar. Bunların arasında eski par- tilerini seneler senesi uğraşıp doğru yola getirememiş eski İstanbul il başkanı Esad Çağa gibi samimi kimseler bulunduğu gibi 26 Mayıs akşamına kadar Menderese tapındığını iddia eden açıkgözler de bu- lunmaktadır. Talepler müşterek bir noktayı ihtiva etmektedir: D.P. Cemiyetler Kanununa riayetsizlik etmiştir, bu bakımdan kanunen münfesihtir, fiilen de kapatılması icap etmektedir! Doğrusu istenilirse hukuki görüşe rağbet edildiği takdirde bu fik- re katılmamak zordur. D.P. sadece prensiplerini çiğnemek ve tüzüğü- mü ayaklar altına almakla kalmamıştır. Aynı zamanda, toplaması ge- tarafından sözüm ona yürütülmüştür. Bu bakımdan kanun nazarın- da suçlu vaziyete düşmüştür, cezasını çekmelidir. Ancak, böyle düşünülürse Türkiyede nenin ayakta kalacağım tahmin etmek güçtür. Zira gayrımeşru olduğu ilân edilen Büyük Mec- lisin hiç olmazsa 1957 den itibaren çıkardığı bütün kanunlar pek âlâ hükümsüz sayılabilir. Çok sayıda öyle neviden tayinler vardır ki her biri kanunsuz, usulsüzdür. Dolayısıyla, o şekilde tayin edilmiş kimse- lerin aldıkları kararlar da makbul değildir. Bu yol bir defa tutuldu mu, memleketin keşmekeşin tara içine düşmemesi için sebep kalmaz. Nitekim bir İhtilâl Hukukunun (mevcudiyeti de böyle bir zaruretin icabıdır. İhtilâl Hukukunda prensip bildiğimiz hukuk değil, basiret, aklıselim, zaruret ve ihtiyaçlardır. İhtilâl Hukukuna göre ise Cemi- yetler Kanununa sip hareket etti diye D.P. yi kapatmaya hiç kim- senin hakkı yoktur Zaten D.P. nin durumu, bu neviden mülâhazaların çek üstünde bir ehemmiyet taşımaktadır ve D.P. yi sudan bir bahaneyle kapam mak kadar büyük hata düşünülemez. Daha işin başından itibaren İhtilâl hareketi hiç bir zümre ve teşekküle karşı olmadığı prensibini savun- muş, partilerden biri aleyhinde karar almak niyetinde bulunmadığım açıklamıştır. İhtilâl, yoluna sapıtmış ve rejimi fiilen değiştirmiş, Ana- yasayı ihlal etmiş idarecilere karşıdır. Aslında, bütün memleket gibi D.P.de o idarecilerin kurbanı olmuştur. Bir müesseseyi bazı şahısla- rn harap etmiş olması, onun başkaları tarafından yıkılmasını gerek- tirmez. Hayatiyeti varsa D.P. yaşar, yoksa sönüp gider. Yapılmasına cevaz olmayan şey onu Türkiyenin siyaset hayatından zor kullana- rak, bir zecri tedbir alarak sökmektir. Kaldı ki politika mülâhazaları dolayısıyla D.P. nin yok edilmesi- ni isteyenler hiç de akıllıca bir taktik gütmemektedirler. D.P. İdareci- leri on yıldır partilerinin iskeletini yaratmalı için gayret sarfetmişler, banda başarı da kazanmışardır. D.P. etiketi kalksa da, bu iskelet ka- lacaktır. Memlekette Demokrat kalmadığım sanmak için deli olmak bile kâfi değildir. 27 Mayıs günü bunlar Merihe göç etmediklerine gö- re halen aramızdadırlar. Partilerine bağlılıklarını muhafaza etmek- tedirler. D.P. yi bugün kaldırınız, bunlar başka ve çok daha tehlikeli fikirlere, sahip bir takım küçük partileri destekleyecekler, onların pe- şine takılacaklar, daha doğrusu onlara hayat vereceklerdir. O kadar ki, yayın bir Milli Birlik Partisi kurulsun yeni partinin müşterileri es- ki Demokratlar olacaktır, Milli Birlik Partisi Menderesin eliyle ya- rattığı iskeletin etrafına sarılmak gibi bir paradoksa yol açacaktır. Hem, lütfen söyler misiniz, Menderesin D.P. ye iliklerine kadar bağlı olarak yarattığı bu zümreyi üzerindeki kirli, kanlı elbiseden te- mokratlar Türkiyede bir siyasi partiyi yaşatacak kudrete, varlığa sahiptirler. O halde, varsınlar D.P. yi yaşatsınlar lardı. Mikropların temizlenmiş bu- lunması karşısında memnundular da.. Gerçi yüreklerinin bir köşes eler senesi arkalarından gittikleri bu insanların sebep oldukları hayal sukutunun acısını hiç duymuyor de- ğillerdi. Gazetelerin her yazdığına da inanmıyorlar, bir mübalâğa payı ka- inde, se- bul ediyorlardı. Ancak D.P. nin, İkti- dar olarak çöktüğü hakikatini görü- yorlar ve partilerini yeni bir temel üzerinde tekrar yükseltmeye azimli davranıyorlardı. Fakat şimdiki halde, her şeyden çok, vaziyetin açılmasını bekliyor- lardı. AKİS, 23 HAZİRAN 1960