23 Haziran 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

23 Haziran 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Japonya Nâzik polis Geçen hafta bir akşam Tbkyoda Diet -Parlâmento- binası önünde başına büyük bir taş yemiş olan bir polis memuru "Sanki niçin tabanca- larımızı kullanmamızı yasak ediyor- lar?" diye şikayet ediyordu. 5 bin kadar sosyalist talebe Diet binasını işgale kalkışacaklar, oçıkan kavga- larda 400ü polis olmak üzere 500 kişi yaralanacaktı da, polis tabanca- sını kullanamayacaktı! Böyle şey ola- mazdı. Fakat, Sosyalist Partisinin ve işçi sendikalarının diktatör ol- makla itham ettikleri Kişi Hüküme- ti, Japon Polisine bütün bunlara rağmen ateş emri vermemişti. Japon Hükümeti, İkinci Dünya Harbinden önceki askeri diktatörlüğün kötü po- lis metodlarına dönüldüğü kanaati- ni uyandırmamak için, polise çok sı- kı talimat vermişti. Bir nümayiş vu- kuunda, polis önce el ele tutuşarak gövde barajı yapmak o suretiyle nü- mayişçilerin ilerlemesini oönlemeğe çalışacak, işler daha o ciddileşirse o vakit yapılacak şey. (o nümayişçileri elleriyle itmekten ibaret kalacaktı. İşler daha da vahim bir hal alırsa o zaman cop kullanılabilecekti. Gözya- şartıcı gaz bomba veya tabanca kul- lanılmam ise ancak verilecek hususi emirle olacaktı. İşte, 15 yıldan beri İlk defa İçişleri (o Bakanlığı polisten gözyaşartıcı bomba kullanılmasını talep etmişti. Fakat, ateş etmek as- la! Jajponyada, üstelik bir azınlık olduğunda şüphe olmayan bir kütle- yi temsil eden bir talebe grubu Mec- lis binasını işgal ediyor, eline ne ge- çerse kırıp döküyordu da, Japon İç- işleri Bakanlığı bütün bunları, Sİ- lâh kullanılmasını gerektirecek o- laylardan osaymıyordu! Bu nümayişler, Japon Sosyalist Partisi ile muazzam işçi konfederas- yonu Sohyo tarafından tertip edil- mişti. Haftalardan beri devam, eden nümayişlerden maksat, birkaç ay önce imzalanmış olan yeni Japon- Amerikan İttifak (OAndlaşmasının tasdikini önlemekti. Başbakan Kişi, seçimlerde kuvvetli bir azınlık, ama nihayet bir azınlık olan Sosyalistle- rin baskısına rağmen, Andlaşmayı parlâmanter yollardan müzakere et- tirmek ve tasdikini sağlamak istiyor- du. Muhalefet isterse gelir Diet'te fikirlerini söyler, protesto mitingleri tertip eder, gazetelerinde istediğini yazabilirdi. Ama çoğunluğun mem- leketi idare etmek hakkına tecavüz dmarsi gerekirdi. Bu hususta de Kişi kararlıydı. Büyük iş adamları 30 © bildirdi. günün akşamı ise talebeler Diet bi- i randılar ve hattâ Hagerty bir küçü- i cük fotoğraf makinesiyle 'hayli ilgi İ çekici sahneleri bizzat tesbit etmek imkânım bile bulabildi ama, kendi- i sine yine de Japon gençliğinin Ike'ı istemediği açıkça anlatıldı. Başbakan i Kişi yine ayak diriyordu. Hagerty'- le görüştü ve Ike'ın ziyaretinin tehir edilmeyeceğini, heyecanı azaltmak için Diet'in İttifak Andlaşmasının müzakerelerini tehir ederek ziyaret süresi boyunca kısa bir tatile girece- ğini söyledi. Üstelik, muazzam em- niyet tedbirleri alınacaktı. Kişi, bu suretle, Sosyalistlerin bir miktar i gerileyeceklerini sanmıştı. o Sandığı- i nın aksi çıktı. Ertesi gün büyük işçi konfederasyonu Sohyo, Japonyanın her köşesinden kendi üyesi olan tam i 5 milyon 800 bin insanın Tokyoya bir hazırlandığım yayınlandığı protesto yürüyüşüne Bu bildirinin nasına saldırdılar. Bu arada bir kız 8 talebe öldü ama talebeler, polisin ne- Kişi Anlayışlı Başbakan onu tutuyordu. Başında bulunduğu Liberal - Demokrat Parti köylerde Ve küçük kasabalarda büyült bir ço- ğunluğa sahipti. İktidarda kalacak ve Andlaşmayı Meclisten çıkaracak- tı. Sosyalist muhalefet ise, hakika- ten demokratik bir muhalefetin bü- tün hürriyetlerine sahip olmasına, bu hürriyetlerde en ufak bir kısıntı yapılmamasına rağmen, nihayet bir azınlık olduğunu kabul etmeğe ya- naşmamış, isteklerinin yerine gel- mesi için çoğunluğu zorlama yoluna sapmıştı. Haftalarca devam eden nü- mayişlerden sonra Sosyalist Partisi* nin milletvekilleri vazifelerinden top- tan istifa ettiler ve Tokyoda topla- nan Genel Kongre onların bu hare- ketini ittifakla tasvip etti. Kişi, Ja- pon - Amerikan İttifak Andlaşma- sını Diet'ten geri oçekmeğe yine de yanaşmadı. Doğrusu istenirse, de- mokratik ölçüler bakımından böyle bir mecburiyet altında da değildi. Fakat, nümayişler o hafiflemeğe yüz tuttuğu sıralarda Başkan Fisenho- wer'in Japonyayı resmen ziyaret gü- nünün yaklaşması ve bu ziyareti ha- zırlamak üzere Beyaz Sarayın se- vimli Basın Sekreteri James Ha- gerty'nin Tokyoya gelmesi ortalığın yeniden karışmasına Hagorty'nin Japonyadaki Amerikan Büyükelçisi Mac Arthur Jr. ile bir- likte bindiği otomobil Tokyo sokak- larında nümayişçi talebeler tarafın- dan sarıldı. Gerçi, talebeler Ha- gerty'ye karşı nisbeten nâzik dav- sebep oldu. zaketi karşısında Diet binasını ele geçirmeğe muvaffak oldular. Diet binasının zaptedildiğini öğrenen Zen- gakuren adlı işçi teşekkülüne men- sup 14.400 kişi binaya girerek işga- lin devamlılığını sağladılar. İşte bu hâdiseden sonra Kişi iş- lerin çok ciddileştiğini anladı. Polise ateş emri verse, millet ikiye ayrıla- cak ve belki de bir iç harb tehlikesi başgösterecekti. Sohyo'nun o Tokyo üzerine yürüyüş tehdidinin palavra olmadığı anlaşılıyordu. Bunun üze- rine Kişi, Filipinlerin merkezi Mani- lada bulunan Ike'a başvurarak ziya- retini daha sonraki bir tarihe bırak- masını rica etti. Bir müttefik ve dost hükümetin böylesine bir teklifte bu- lunmak mecburiyetinde kaldığı nâ- dir görülmüş olaylardandı. Ika, Ha- gerty ve Amerikan Hariciyesi sus- mağı tercih ettiler. Amerikanın iti- barı ve denizaşırı Amerikan üsleri dâvası, Kişinin istemeyerek yaptığı bu istekten sonra şüphesiz büyük bir darbe yemiş oluyordu. Sosyalist Partisinin ve Sohyo'nun idarecileri zafer sayhaları atarlarken, Liberal- Demokrat Partinin liderleri, Sosya- listlerin artık nümayişçileri kontrol edemediğini ve bu işlerin hep Pekin'- den emir alan Japon Komünist Par- tisi tarafından tertiplendiğini iddia ediyorlardı. Aslında bu iddiaya sa- dece gülüp geçmek lâzımdı. Çünkü, Japon Komünist Partisinin kudreti devede kulak kabilindeydi. Herkes, nümayişleri Sosyalist Partisinin ida- re ettiğini ve nümayişçi talebelerin büyük çoğunluğunun okomünistlikle ilgisi olmadığım biliyordu. AKİS, 23 HAZİRAN 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: