cinde meşgul münevver zümrenin faaliyeti -bilhassa son seneler zarfında- kürsü iktısatçılarının neşriyatını çoklan geçmişstir. Bu nun sebebini izah edebilmem için, kürsü iktısatıçlarını harici â- leme karsı setreden perdeyi -sahnenin arkasında bulunmam hu- sebile- şöylece açıvyecreyim: Mermleketin başlıca Üniversitesi olan mülga İstanbul Darülfü :| nunda Hukuk fakültesi tedrisatına bağlı bir kaç iktısat dersi. Bir iktısat, bir maliye bir de istatistik dersi ve bunların dört ho İ cası, Fakat bununla bir sşey izah edilmiş olmaz. Meselenin özünü J anlayabilmek yani iktısadi ilimlerin buradaki derecei inkişafını takip edebilmek için tedrisatın ve sarfedilen sair faaliyetin tar- İ zımı bilmek lâzımıdır. © Mülga Darülfünımun Hukuk fakültesi sırf öğleden evvel tedrisat yapan ve daha ziyade ansiklopedik malümat veren bir müessese, bir nevi hukuk meslek mektebi idi tıisak tedrisat sistemi arzetmekten çok uzaktı. Tedrisatta takip İktıisadi dersler toplu bir ik- edilen usul klâsik Fransız usulü idi. Bir nam altında okutulan iklısat dersi sair Üniversite'lerde olduğzu gibi hususi kısımlara ayrılıp bunlar muhtelif hocalar tarafmdan tedris olunacağı yer- de, yalnz bir hoca tarafından yukarıdan aşağıya okutuluyordu. Halbuki bu tarz tedris bir çok mahzırları ihtiva aediyordu. Bir defa talebe bir tek hocadan iktısadı dinliyor, başka bir noktai nazara muttali olmıyordu. Kaldı ki, eski tedris sisteminin daha bir çok eksik tarafı vardı. Eski iktısat tedrisatı bir millet iktiısadı esasına dayanmıyordu. Hâdiseler milli iktısade göre tetkik edileceği yerde kozmopolit bir noktai nazara göre izalı ediliyordu. Hattâ bu kozmonpalit te- lâkki tarzı bile sarf Fransız manülellerinin ve Fransız müelliflerinin telâkki tarzmın birer tekrarından başka bir şey değildi. Gerçi bazı hocalar bu bahislere memleket hâdiselerini ilâve etmeğe başlamışlardı. Fakat bu ilâve ediş milli iktısat bünyesini ve mü- nasebetlerini izahtan çok uzaktı. Meselâ para bahsının sonuna Türkiyede para sisteminin tarihçesi ilâve ediliyor, fakat Tür- kiyede sây ve sermaye arasındaki münasebet illi bir surette tayin edilemiyardu. İktısat ilmi diye öğretilen nazariyeler, değerli dostum İsmail Hüsrevin ticaret mektepleri tedrisatı için söyle- 4Ğ