Lord Curzon mektebinin memleketimizdelsi müntesipleri de onu bu ileri atılışmda boyuna çelmelemek, boyuna hırpalamak iste- diler. Fakat attığı tohumların yemişlerini sabırla beklemesini bilen adam işte bugün konuşuyar: «Memleketin muhtaç olduğu sanayii, teşkilâtı, vesaiti, devletir yardımcı nezareti öe hattâ doğrudan doğruya teşebbüsü olmak- sızın kurabilmeyi safdil alanlar düşünebilir.» Başvekilimiz sabırlı olduğu kadar da naziktir: Hâin demecmek için safdil diyor!... Devlet teşebbüsü mü, hususi teşelibüs mti değil, memleket menfaati. Başvekilimiz diyor ki: «En serbest zannolunan bir sarr' at vaya Ücaret müretfeh olabil. mek için mullaka devlet yardımına ve müdahalesine ihtiyaç gös- termektedir. Su başında olduğumuz için bu ihtiyacı hergün görüyorum ve son- ra (serbest meslehk)in devletçiliğe ruchanı için ayni mevzuların delil olarak ziktolunmasına şaşıyorum. Dikkatle vazettiğimiz gümrük himayeleri veya diğer tedbirlerin mevcut olmadığını bir an için tasavvur edebilir misiniz? En khâr- İt ve verimli bir san'at veya ziract bir tek müşteri bulamıyacak kaduar rekabet karşısındu perişan olur.» «Türlü krizlerdan dolayı, en serbesi nice müesseseleri seneler- denberi sert fırtınalara karşı tutunduran devlellir.» Su başında bulunan şahsiyetim bu sözlerinden açıkça anlaşılıyor ki; bizde Avrupanın liberal iktisat davresinde doğan teşebbüsler gibi tam manasile hususi bir tek teşcbbüs yoktur. Hepsi devletin himayesi ve milletin fedakârlığile yaşamaktadırlar. O halde te- reddütsüzçe denebilir ki, bizde bütün husust teşebbüsler bilva- sıta birer devlet teşebbüsüdür. Hakikatin böyle açıkça ortaya konuluşu karşısında şöyle düşü- nenler var: «Yalnız Türk devleti değil, bütün devletler husust teşebbüsleri himaye ediyorlar. Bu devletin en tabii bir vazifesi- dir.» lâ