azgın milliyetçiliğine benzemeyen bir millet sevgisini edebiyata sokabilmek için yıllarca çalışmıştık. Bundan nasıl bir meyva topladığımızı, bu çeşit cdebiyattan nefret eden ince zevk sahip- leri bize hâlâ tiksinerek anlatabilirler, Cümhuriyet inkılâpçıları, MK mücadele kahramanları ise, bize, sayısız bir yığın ganimetten başka edebiyalın hazinesine de asil, temiz ve yüksek bir milliyet va vatan Parternon'u kurabilecek i- fade unsurları getirmişlerdir. Gazi'nin onuncu yıl münasebetiyle söyledikleri nutku, şimdiden höyle bir Partenor'un ana direği addedebiliriz. Sade, yalın ve sağlam edasiyle Eze dehasının can verdiği mermer sütunlara, içerisindeki samimi hikmetle Orhon taşlarının üstümdeki kita- belere eş olan bu nutuk yalnız Türk milletine yeni bir hedef vermiyor, ayni zamanda, Türk inkılâbına, ondaki kurucu ve ya- ratıcı milliyetçilik vasflarına göre bir milli üslup bahsediyor. Hemen söyleyeyim ki, onuncu yıl dönümü şenliklerinde ne ta- rafa bakılsa, şehrin duvarlarında, geçitlerin üstündeki plâklar- a, C. H. Fırkasımın her yana yaydığı hatiplerin sözlerinde va nihayet bütün yurtdaşlIrın yüzünde bu müsbet ve yaratıcı milli- yetçiliğin, çoktan bu asil üslup çerçevesi içinde unhoenkloştiğini, görüp işitmek kabil olmağa başlamıştı. Yeryüzünde bizimki e müvazi yaşamakta olan iki milli inleılân daha var: Faşizm, Hitlerizm.. Birincisi, mensup olduğu toprağa hâs yaygaralariyle bir panayırı; öbürü vahşi kişmemeleriyla bir sirk Valkiri'sini andıran bu iki millt kalkımış hareketinin üslup- ta bizimki ile eş hiç bir tarafı yoktur. Hitler, German nasyonaliz- mısı'nın Valhealla'sını sakağa indirdi; Muessolini, Roma İmpara- torluğu tarihini bir operet sahnesine sokuyor, fakat, Türk inkı- lâpçısı Meşrutiyet devrinde bir sokak şarkısı ve bir tiyatro nü- mayişsi halinde sürünen milli heyecanı en yüksek bir edebiyatla vücutlandırmıştır. Bu edebiyat yalnız vekarın, sadeliğin ve sa mimiyetin ifadesidir.