Cihan içinde Türkiye : Fotomontaj. Burhen Âsaf, Dört yılbölümü, on dokuzuncu asır insanlığının kapısını, nöbet- leşerek bekliyor. Nöbet, hiç aksamıyor. Dünya evi, yeni düzeni tamamlamakla meşgul. Genç ve kudretli bir Avrupa dogmak- ta, Dünya ananın memelerine yapışmımış, kan emiyor, can amiyor. Avrupa dışımda olanların renkleri mi öyle, yoksa kansızlıktan mı sararmışlar? Avrupa dışiınde olanların renkleri mi öyle, yoksa, pigmanları mı morarıp, kararıp, kangrenleşmiş? Dört yılbölümü, nöbetleşerek, kapıyı bekliyor. İçeride, Avrupa, alnında zaefrin çelengi, ağzında, emzik gibi dünya ananın sıh- hatı, emiyor beyazlaşıyor, emiyor güzelleşiyor, emiyor ve, doya- miyor. Ne acaip bir mahlük, Ne anlaşılmaz bir uzviyet. Ne kor- kunç bir gıda. Bir sırığa geçirilmiş Hindistan, bir kuzu döneri gibi, nar gibi, lezzetli, bekliyor. Bir tepsiye oturtulmuş Çin, çay buğularının or tasında, uzun sürecek sefalet yolculuğunu demlendiriyor. Bir ka- zevinin içine yerleştirilmiş Osmanlı İmparatorluğu, paşa palaska- larının yaldızlarını yayarak, kırmızı fesinin püskülünü saçak- landırarak yarı beline kadar Halep yağmdan börek yarı belin- den öte fıstıklı baklava gibi ağız sulandırıyor. Rusya Çarlığı am barmın ağzını açmış. Balkanlılar, teleme peynirleri gibi, kaşka- val tekerleri gibi, domuz butları gibi. Daha ötelerde, Amazon kıyılarında, devnehir'in fırın azzı gibi açılmış sıtınlaı avurtları- na yarım kan insanlar, mahrukat ucuzluğu ile sürülüyor. Pam- paslarda şaklayan kamçıların kanlı kıvılcımları Rio gibi liman- lara altın çubukları şeklinde yağıyor. Gemiler, deniz aşırı plan- tajlara, kara sığır gibi kara insan gücü laşıyor. Okkası bir altına kadar, insan eti satılıyor. Dört yılbölümü, nöbetleşerek, kapıyı bekliyor. Dünya evinde, beyaz ve tombul Avrupa, zengin ziyafet sofrasımda kalkmıyor. Ve ressamlar ve ramancılar ve şairler ve her türlü sanat chli, Av- rupa'nın Olimpos'unda kol kola vererek, beyaz kız için, türküler 1$