altı vüzerası», fırkalarını satmış insanlar vaziyetinde. Küçük Av- rupa devletlerinden, her biri yarım düzüne top bataryasımndan başka bir şeye dayanmıyan Cenup Amerikası hükümetlerinden, cenerallar çiftliği Çiniden, bıçağı azzında Japonyadan bahsat- meğe lüzum bile yok. Bütün Garp, demokrasi ve parlâmentocılığı meydanlarda teş- hir etmiş, dün inandığı bu esasları bugün merhametsizçe alayın neşteri altına yabırıyar. Garp, kapitalizme inanırdı. Bugün ondan uzaklaştığını örtlüp saklamak için baş vurmadığı çare yok. Amerikada, «kalkınma plânı», Avrupada kontenjanlı takaslı «öconomie dirijezler, karporasyon sistemleri, faşizm, sosyal faşizm, sosyal nasyonalizm.. Garibi şu ki, bütün bu teşcbbüsler, kapitalizmden uzaklaşılmak- ta olduğunu örtmeğe olduğu kadar ona bağlı kalabilmeğe mah- sus tedbirleri de temsil ediyor. Kapitalizm iflâs etti, kapitelizm istihalesini yapıyor, kapitalizm iyi, kapitalizm menfur gibi söz- ler, gazetelerin birinci sahifesinc 36 puntoluk harflerle diziliyor. Pervasızca ileri sürülüyor ki, bütün Polonya gençliği kapitalizme aleyhtarmış. Japonlar, ona, haddi zatında düşman imişler. Hit- ler, merhametsiz bir anti-kapitalist imiş. v. s. v. s. Ş Garp, uzun müddet sosyalizme de inanmıştır. Sosyalizmin vatanında, fakat, sosyalizm diye bir şey kalmıyor. İngilterede, sosyalist fırkanın İideri, İngiltere bankası muamelâ- tına riyaset cdiyor. Amerikada, meğer, sosyalizmi Roosevelt tat- bik ediyormuş, Hele Mussolini, onu, İtalyada çoktan tahakkuk ettirmiş. Bu ne acayip sosyalizmdir ki, doğduğu yerde batiyor, bir türlü sirayet edemediği memlekette tatbik ediliyaor yahut kendini idam cden cellâdın şahsında bir tekrar dirilişe kavuşuyor. Garp, inanırdı ki, artık kilisenin hühmü kalmamıştır. Valtaire gibilerin mücadelelerini, harpöncesi, gençliği, Hektar"- un hikâyesi gibi okurdu. Kilisenin ölümü lâik cereyanın zaferi 20