a (İstiklâl harbi) ve müstemlekeciliğin dahildeki müesseselerine karşı da bir isyan (Büyük Millet Meclisi Hükümeti) şehlinde te- celli etti. Fakat Dumlupınar olmasaydı, bu ihtilâl ahim kalabi- lirdi. Bu ihtilâl akim kalsaydı, Türk irikilâbı başlıyamaz ve inkişaf edemezdi. Dumlupınar milli kurtuluş hareketimizin ihtilâl safha- sını inkilâp safhasından ayırarı bir hattı vasıldır. Hâdisenin bu mânası üstünde gşimdiye kadar eğer, çok söylen- memiş ve çok yazılmamışsa bu hal, hâdisenin herkes için kolay- ca idrahki kabil olmıyan mürekkep azametindendir. Kaldı ki, bu günkü nesil, dünkü ihtilal davasının henüz madiyeti içindedir. Feokalâde insanlar, #evhalüde vak'alar, fevkalüde neticeler, âde- ta tabii zannettiği, tabiiliğine âödela istinas ettiği maddi bir hava gibi bt nesli sarıyor. Fakat gün geçtikçe, nesiller değiştikçe nazarların ihalası arta- cak ve o zaman 3$0/ Ağustos/ 1922 tarihinin, hatta yalnız milli tarihimiz için değil, istiklâlleri takyit olunmusz bütün millellere verdiği maddi misal ile bütün cihan tarihinin seyri üslündeki âlemsumul mâna ve tesiri hakkında, pek çak söylenecek ve pekh çok yazılacaktır. H İnkılap, ancak, büyük hüdiseler yapmak ve büyük kahramanlar doğurmak kabiliyetinde olan milletlerin işidir. Lâaletlayin bir insan cemiyeti, lâalettayin bir kalabalık inkılâp yapamaz. Filhakika, engin ummanlar içinde istikamelini kaybedip te borz- lanacak bir nokta bulamıyan ve ufuklardan ufuklara maksatsız bocalıyan avare tekneler gibi, ruhu müttekâsız kalan, bir ruh se- faleti ile diğer ruh sefaleti arasında manasız bocalıyan milletler de vardır. Bu perişan, bu avare milletler halâs yolunu, bazan mütavaatın derin karanlığı, barzan her felâketi olduğu gibi kabul etmenin menfur mistisizmi içinde ararlar, Fuakat şimdi biz, tarihimizde yüz hızartacak bir takım esaret hikü- yelerinden başka bir şey olmıyan ve istiklâül bahse mevzu olduğu zamanı gençliğinin kanı, bir alevden su gibi değil de, bir sarı irin d