n1), hem de neticelenmesi tarzından (mağlüp etliği ordunun si- yasi serefleri yerine, muahbedesini yani Lausanne'ı doğrudan dağ- ruya eraperyalistlerle aktetmesi) anlasılmaktadır. Müstemlekeciliğe kargı bir aksülameli bütün şuurile temsil etti- ği içindir ki, Kemalizm, samimi olarak, iç iktisatta da, dış ikti- satta da devletçidir. n Ve bu itibarla, hem içeriye, hem dışarıya doğru, yani hem sınıf- lar, hem de milletler bakımından tezadı reddeylemektedir. 3. — Faşizm, Bir yarı-kapitalisi bünyeye has bir hareket olduğu icini, gerek tam kapitalist, gerehse henüz kapitalistlesmemiş bin- yelere uygun gelmemektedir. îxpnnyn'ıln pau vaffak ulanıamıştu. AJmanya'da. ise şekil değiş- tirmeğe ve çok daha sola kaçmağa mahkümdur. Kemalizm' ies milli kurtuluş hareketlerini henüiz tahukkuk ettire- memiş mülletler için datma bir ideal ve bir ideoloji kaynağı teş- kil edecektir. Dr. Rossi'yi, iki yanlış faraziye hataya sürüklemişlir: ÂA) Türkiye'nin aynen garplılaşmakta olduğu zehabı. B) Fırkamızın programındaki maddeleri, o maddeleri ilham et- mis olan iktisadi, siyasi ve tarihi sartları bir kül halinde arama- ga çalışmadan takdire kalkışması. Eğer kurtuluş inkılâbımızla faşizm arasında, kapitalizmi ve onun sivasi bir ifadesi olan demokrası'yi telâkki hususunda bir ben- zeylik varsa, bunu, bizim faşizmi taklide yelttenmemiz gibi, hem inkılâbımızın orijinal vasıfları aleyhine ifade edilmiş bir hüküm, hem de zatı meseleye uygun olmiyan bir hatalı görüşe istinet et- tireceğine, harpsonrasının belki de bütün milletler için müsterek bir Llarih?f zaruretine raptetmiş olsaydı, hiç şüphesiz, hem daha bilgili, hem de dostluğa daha fazla uygun bir mütaleada hulun- muş olurdu. İcmal edelim: Türk inkılabı, bültün diğerleri gibi, bir harpsonrası hareketi ol- mah ve ancak bu itibayla ve pek tabii olarak diğerlerile bazı ben- zeme noktaları ihtiva eylemekle bearber, harpsonrasın:n milli ve beynelmilel manada en adaletli ve en ileri hareketini teşkil et- mek iddiasındadır. Ontn böyle olduğunun şimdiye kadar meç- hul kalması, Türk milletinin cibilli bir vasfından, şamata ve te- fahürden hoşlarımamasından başka bir şeye atfedilemer. 49