Edehiyar Edebiyat buhranına dair. Yakup Kadri «Lüle Devrix» nin şuh ve şeyda sairi, bir sofra sonunun hüznüne dair yazdığı maruf mısralarında kırılmış kadehlerden, boşalmış sürahilerden, solup dökülmüş güllerden ve suyu çekilmiş havuz- dan bahsederken, bize, yalnız bir adamın, yalnız Damat İbrahim Paşa ikbalinin zevalini değil, zevki, hassasiyeti, terbiyesi, ahlâ- kı, ilmi, san'atı, siyasi ve içlimal nizamiyle bütün bir cemiyetin, bir medeniyetin çökmeye başladığını haber veriyordu. Nedim, bu mısraları söylediği esnada zaten Türk serdarlarının kılıcı kınlarında çoktan pas tutuyordu. Yeniçeri orduları tam za- ferlerin ganimet tadını çoktan unutmuş bulunuyorlardı. Hızla- rına dünya denizleri dar gelen gemilerin altı, Halic'in mahsur sularında yosun bağlıyordu. Nerede ise, döğümhanelerdeki örs ile çekiç sesleri işidilmez olacaktır. Nerede ise, şayaktan dibaya, dibadan bürümcüğze kadar türlü bezler dokuyan tezgâhlar, in- meli kollar gibi, taraf taraf hareketten kalacaktır. Hançer kab- zalarına küçük zümrüt taşlarından narin serviler hakkeden; kâ- gıtta, deride ve billürda altın tozundan güneş ve mehtap oyun- ları yapan ve çini denilen çamura ilk-bahar ile son-baharın kes- kin, tatlı ve daussılalı bütün renklerini aksettiren san'atkârların gözlerine perde inecektir. Nerede ise, mimarın pergeli, nakka- şıin fırçası ellerinden düşecektir. Ve artık Fuzuli diye bir şair gelmiyecektir. Naimamın yazısında en son kemaline varan Ot- manlı nesri, attık tereddiye yüz tutacaktır. 9 Dünyanın başka bir köşesinde yeni bir nizam doğuyor. Yeni bir medeniyet cephesi çelikten müteharrik bir kale duvarı halinde, bu çöken şeyin üzerine doğru yürüyor. Garp medeniyeti dediği- 2i7