Diyonizos'un bakirelerini coşkun seller gibi dağdan dağa, beldeden beldeye koşturan ve Celâleddin Rumi'nin genç telmizlerini, başları göve değinceye kadar raksettiren kudret, işte, bu ilâh sofralarından alınmış olan ruh gıdasıdır. Hâlis şiirin anası, koca Trajedla, eski zamanların bu mistik ve şeyda rakıslarından doğdu. Ve binbir türlü şekiller alarak, bugüne kadar, insanların ruhu tstünde hüküm sürdü. Eğer, ruhlarımıza, bu nefhadan, bu acı ve yakıcı nefhadan bir şey katılmamış olsaydı, kahramanlık nedir bilmiyecektik. Yaratıcı, bulucu ve kurucu dehanın ne olduğunu bilmiyecektik. İnsaular, dar, düz ve nafile bir hayat İçinde nebatlar gibi yaşayıp ölecektiler. Onun içindir ki, medeniyetin başlangıcı, çok defa, güzel sa- natların mebdeiyle karıştırılır ve bütün dinlerin neşir vasıtası güzel sanatlardır, denilir. İlahlar, ebediyete onun sayesinde eriyor. İnsanın, hatalar üzerine tam bir zaferi demck olan iyman onun sayesinde tekevvün ediyor. Bu da gösterir ki, sanat, her şeyden evvel ve her şeyden fazla, bir cehit, bir cidal -ve bir inkılâp unsurudur. Bir ruh ihtilali, ruhta bir kanlı mübareze, haykırışmalar, düşüp kalk- malar, cançekişmeleri... Korkmayın. Sanat eseri doğuyor. O, düzgüu, duru ve berrak bünyesi içinde bu cehennemi âlemin bütün uğultularını hap- sedilmiş bir ses yığını gibi taşıyarak, size, yeni bir nizamımnı, düsturlarımı getirmektedir. 17