di. Belli ki Gürselin içerde bir mi- safiri vardı. Nitekim biraz sonra bu misafirin Amerika Birleşik Devletle- ri Maslahatgüzarı olduğu anlaşıldı. Nihayet beklenen saat geldi ve Gür- sel, Kurucu Meclisin teşekkül tarzını bir tasarı halinde hazırlayan Komis- yon üyelerini kabul etti. Üyeler, Fey- zioğlu önde olmak üzere sırayla içe- riye girdiler. Tabii gazeteciler içeri- ye alınmadılar. Başkan Gürsel, gi- renleri ayakta karşıladı. Duvarda, hemen Gürselin arkasın- melik Fakat bütün bu ihtişa- e , Gürselin mütevazi hali Komisyon yelerine iman aşıladı. Devlet ve Hükümet Başkanı, tasarı- ra Feyzioğlundan, içinde tasarı bulu- nan dosyayı aldı, ceviz masanın sol kenarına koydu. Koltuklara oturan üyeler, tasarı hakkında Başkan Gür- sele izahat vermeğe başladılar. Bu izahat ve sohbet tam 29 dakika sür- dü Mülakatın hitamında dışarıya çı- kan üyeleri foto muhabirlerinin flaş bombardımanı karşıladı. Üyeler neşe içinde muhabirlere poz verdiler. Fo- to muhabirlerinin işi bitmiş, fakat bu defa da gazetecilerin sual salvosu başlamıştı. Tasan ne şekildeydi? Ku- rucu Meclis nasıl olacaktı? Teşekkül- lere ayrılan kontenjan miktarı nasıl ayarlanmıştı? Bütün bu sualler çe- şitli gazetelere mensup (muhabirler tarafından üyelere tevcih edildi. Fa- kat üyeler, sualleri havadan sudan cevaplarla geçiştiriyorlar ve Feyzioğ- unun son beyanının okunmasını tav- siye ediyorlardı. Bu sırada Feyzioğ- lu Basın mensupları yeni doğru yaklaştı ve Muammer m bu- lunduğu kısma hitaben: "— Çocuklar, Muammer bey kurt politikacıdır, onun ağzından lâf ala- mazsınız" dedi. Böylece, gazetecilerin o suallerine en fazla muhatap olan Aksoyu güç bir durumdan kurtarmış oluyordu. Fakat gazeteciler işe doğrusu pek üzülmüşlerdi. Yirmi şu kadar gün- lük çalışması tam bir açıklık içinde cereyan eden Kurucu Meclis Komis- yonundan böyle ketumluk beklemi- yorlardı. Bu üzüntüyü, gene gazete- cileri çok yakından tanıyan Feyzioğ- lu farketti ve "yarım elma, gönül al- ma" kabilinden: "— Çocuklar, dedi, merak etme- yin. Sayın Devlet Başkanından rica edeceğim. Tasan bir devlet sırrı ol- AKİS, 25 KASIM 1960 ... kızım sen anla Anerikan seçimleriyle alâka- lı bir yazı: "Kumandayı ar- ük yeni bir nesil ele almakta" dır. Nasırların, Nkrumah ların, Castro'ların ve o Kennedylerin çizecekleri, onların istikbali- dir." Dehşetengiz başyazar, İnö- nü kompleksine sahip olmayan ii çal Mi liderin bir tefsi- > ır, Hayır! Yzı nötralist e Ceylan Observer ga- zetesinde yayınlanmıştır. Bizim dehşetengiz başyazar, İnönü kompleksine sahip olma- yan "Aydın lider"'mi ne diyor ? Ha, sâdece şunu: “Amerikan politikasında, değil ilk Dünya arbi, İkinci Dünya Harbinin meydana çikardığı devlet a- damları kadrosu da sahneden çekilmiş bulunuyor.... Bugün dünyada, elan Dünya, Harple- ri artıklarından olan liderlerin idaresinde kalmış memleketle- rin basında Rusya gelmekte- Ne zarif çocuk değil mi? Kinini ne edebi tarzda ifade e- diyor!.. madığına göre, sizlere açıklanmasın- da mahzur olmamak gerekir. Eğer müsaade istihsal edersem, yarın Si- ze açıklarım Bu sözler Basın mensuplarının ne- şesini yerine getirdi. Basın mensupla- rı ve Komisyon üyeleri Başbakanlığı yavaş yavaş terke başladılar. Üyeler e tahsis edilen vasıtaya indiler. Gazeteciler de o bürolarının vi tuttular. 240 saatlik yorucu bir çalışmanın mahsulü, geçtiğimiz pazartesi günü Devleti Başkanının masasının üzerine bırakılmış ve böy- lece, verilen emir zamanında ve tam olarak yerine getirilmişti. (Üyeler tekrar Orta Doğu Teknik Üniversi- tesinin rektörlük odasına döndüler ve birer yorgunluk kahvesi içtiler. Da- ha sonra da günlerdir ihmal ettikleri evlerine koştular. Pazartesi akşamın- dan itibaren üyelerin telefonları nor- mal olarak cevap, vermeğe başlıyor- du. YURTTA OLUP BİTENLER Kapaktaki hukukçu K vurucu Meclis Tasarısı Devlet Baş- kam Gürsele verildikten sonra. başkent siyasi kulisinde bütün gözler İster istemez bir eski politikacı, ye- ni rektör ve her zaman ilmi ehliyeti. müsellem Turhan Feyzioğluya yönel- di. Feyzioğlu, bu uzunca boylu, kalın çerçeveli gözlüklü ve daima müte- bessim, daima aceleci adam muhak- kak ki son yirmi gün içinde en çok üzülen, en çok çalışan, en çok okuyan insan olarak dikkati çekecekti. Nite- kim öyle oldu. Feyzioğlunun telefon- ları pazartesi saat 17'den itibaren devamlı çalıştı. Telefon edenlerin pek çoğu gazeteci, bir o kadarı da ilim adamıydı. Gazeteciler, bu genç ili adamından Kurucu Meclis hakkında ek malümat almak istiyorlar ilim a- damları ise yakınen takip ettikleri mesaisi dolayısıyla onu tebrik edi- yorlar, geçmiş olsun diyorlardı. Feyzioğlu için aslında her şey 27 Mayıs 1960 günü başlamıştı. Takvim- lerin bu mutlu tarihi gösterdikleri gün Feyzioğlunun 81226 numaralı telefo- nu sabahın alaca karanlığında dört defa acı acı çaldı. Genç ilim adamı ve politikacı, uykulu uykulu telefo- . Fakat işiküiklerine inananu- ve Karşıdan bir - Hoca, yatacak zaman mı?" bel ve ilâve ediyordu: "Galiba kur- tulduk... Çimi Çankayaya doğru tankların gittiğini söylediler..." Bu sözler Feyzioğlunun uyku mahmurluğunu birdenbire dağıttı. Telefondaki ses Turan Güneşe aitti. Feyzioğluya 27 Mayıs harekâtını ilk haber veren bir meslektaşı oldu. Fey- zioğlu heyecanla giyindi ve ilk aklı- ; na gelen numaraya telefon etti. Nu- mara 31109'du ve İsmet İnönüye ait- ti. Genç partili, Genel Başkanını ha- diseden haberdar etmek ve belki de ilk müjdeyi veren insan olmak isti- yordu. Telefona cevap veren, İnönü- nün vefakar eşi Mevhibe İnönü oldu. Feyzioğlu heyecanlı bir sesle, mukad- demeye lüzum görmeden hâdiseyi nakletti ve: — Haberiniz var mı?" dedi. İnönülerin a haberleri vardı. Mevhibe İnö "— Paşayı aim m1?" de- yince, Feyzioğlu aynı heyecanlı ses- le: "— Tabii, hanımefendi!.. Bugün uyandırmayıcağız da, ne zaman u- yandıracağız! Ben şimdi geliyorum" edi,