YASSIADA DURUŞMALARI Dr. Sarolun niçin inkâr yoluna sap- tığını belirtti: Öyle ya, eğer sözleri kabullense tanık (mevkiinden sanık mevkiine geçecekti. Elbette redde- derdi. Fakat Dr. Sarolun hiç olmaz- sa bir noktada yalan söylediği Ba- kanlar resmigeçidi otıraşında ortaya çıktı. Zira, bunların hepsi ibarenin ta- mamının Sarol tarafından söylendi- ğini inkar ettiler ama, Hayreddin Erk men eski Devlet Bakanının Nakiboğ- lu ve Adalar Komiseriyle alakalı kıs- mı söylediğini bildirdi. Bir başka Ba - kan daha, isimleri (hatırlamadığını, fakat Sarolun basiretli idare adamla- rından bahsettiğini duyduğunu söyle- inkar yolunu tuttuğunu daha iyi gösterdi. Başkan o toplantıda hazır bulu- çağırdı. Yüzleştirme yaptı, Hayreddin Sümer orada bir nutuk attı. Namus- lu ve şerefli bir askerdi. Doğruyu söylüyordu. Bu sözlerine daha sonra hamasi bir kısım daha ekledi. Ba- kanlar ifadelerini tekrarladılar. Fa- kat ir. Ağaoğlu sinirlenmişti. Es ki subayına teessüflerini bildir di- Talihsizliği “Namus ve şeref biz- de de mevcuttur" sözünü eklemesi oldu. Daha sözünü tamamlamamıştı ki bütün Balon kahkahayı basmıştı. ğaoğlu -İhtilâlin çıkacağını Mec lis kürsüsünden haber veren İnönüye sanki tnönü "Ben ihtilâl yapacağım" demiş gibi "Paşa, Paşa!. Hangi or- duna güveniyorsun da İhtilâl yapaca- ğını söylüyorsun? Battal Gazi ordu- suna mı?" diye soran ve bir kaç gün sonra süngünün ucuyla dürtüle dür- tüle Harbiyeyi boylayan dehşetengiz politikacı- fena halde bozuldu. Bitmeyen tanıklar Berdan sonra sanıklar ve avukatla- rı son tevsii tahkikat taleplerini söylediler. Bunların en sıkı, tabii Amerikanın nı Ailen Duiles'm istinabe yoluyla ifadesinin alınmasını istiyordu, Herkes gülme- ye başladı. Daha sonra Oktay Engi- nin avukatı ekzantrik Nevzat Kara- gil ortaya başka bir bomba attı. Se - lânikte patlatılan bomba vardı ya, 7 onu atam Yorgi biliyordu. Han- Yorgi mi? Atinada, Roosevelt ie oturan Yorgi. Yalnız bu, Atinalı Yorginin daha sarih bir ad resi yoktu! Menderes ile Kemal Hadımlı Bas kandan bir güzel azar işittikten son- ra, bu tevsii tahkikat talepleri üze- rinde karara varılmak üzere oturum cumaya bırakıldı. 22 Kaşkarikocular Kralı Di" filmli seansın öğleden sonraki kısmı da fena geçmedi. İpar filo- sunun. Yassıadadaki cüzü bir geçit gibi salona girdi. sünni atıyordu. mış, başını dikleştirmiş, mütad veç- hile kasılmıştı. Arkasından zorlu or- tağı Fatin Rüştü Zorlu geliyordu. O- nu, Koordinasyon Heyetinin talihsiz üyeleri ve Başbakan Menderes takip ediyordu. Salonu dolduranların "sos - yete" kısmı bu kafileyi görmeye gel- mişti. Söz, bir evvelki celseden, Ali İ- parın gösterişli, ama metodik çalışan avukatınındı. Necdet Çobanlı bir ev- velki celsede Divana bir takım vesi- söylemiş, bunların de Divanda kullanılan usülleri uygun hazırladığı (o görüldü, osyanın on kartonu vardı. Her bir kartonun 1- çindeki evrak bir fihristte gösteril- mişti. Fihrist teksir edilmiş, bir tane - si dosyanm üzerine eklenmişti, öte - küer? Ötekileri, metodik ve belirli usülleri kullanmasını Iyi bilen avu- kat gazetecilere dağıtmıştı. Bu fih- risti okumak için Başkandan onbeş dakika İstedi. Başkan pek hoşlanma- dı ama, teklifi kabul etti. Fihristte vesikaların mahiyeti bir kaç cümley- le anlatılıyordu. Becerikli avukat fih- risti bir nefeste ve tam onbeş dakika Ali İpar kaşkarıkoca.. Baş devamlı ateş eden bir makineli tüfek gibi okudu. Doğrusu istenilirse, numara mu- vaffak oldu. Bir çok dinleyicinin gö- zü boyanmıştı. Ne vesikalar vardı, ne vesikalar.. dünyada şahsi gösteriyordu. Hani Türkiye bankala- rı Vinilekscilere kredi açmak için ya- rışa girmişlerdi ya.. Ali İpar bir de- rece üstündü. Ona, hem dolar olarak kredi vermek için bütün dünyanın en meşhur firmaları aralarında mü- sabaka açmışlardı. Avukat bu firma- “Fransanın dünyaca tanınmış büyük sanayi şirketi..", "Fransanın büyük firmalarından..", “Fransanın ünya- ca meşhur..", "Dünyanın birine! im- zalarından olan.;", "Dünyanın en bü- yük baraj, Uman, hava yollan mey- danları inşaatlarının müteahhidi olan ve şimdiye kadar Birleşik Devletler- 5 diye yapmıştı. Ama fihristi sonradan okuyanların gözündeki boyalar pek çabuk aktı. Bayrak şehadetnamesi alabilmek i- çin bir takım firmalarla muvazaalı mukavelenameler imzalama üstadı 1- delinin yüzde 25'ini peşin verdiğine dair bir mukavelename imzalamışlar, sonra bu "Dünyanın en muazzam" gemi alım satım firmasının temsilci- sini alıp bir başka notere gitmişler ve orada ilk mukavelenamenin sah- te bulunduğunu, İparın para vermediğini mukavelename tanzim ettirmişlerdi- bu vesikaları sağlamak için her halde bir "büyük külfet" altına girmişti! Zira delikanlı İpara açık olarak, yâni mukabilinde hiç bir karşılık isteme- den, öylece, bir İmzaya tamı 136 mil- yon 800 bin Türk lirası karşılığı 15 milyon 900 bin dolarlık kredi teklif ediliyordu! Gerçi, trink, bir sent kok- kanlı İpara hayranlıkla tam Maliye Bakanı olacak adamı bul- muştu ama. yazık ki iş işten geçmiş- ti! Fakat fihristi karıştıranlar büs- bütün ayıldılar. Bir kartonda bu ya- man adamın itibarı belirtiliyordu ya.. Bir başka karton şu başlığı taşıyor- AKİS, 25 KASIM 1960