YURTTA OLUP BİTENLER lacaktı. Hepsi neşeli, hepsi işlerini zamanında başarmış olmanın gönül a içindeydiler- Baklava biçi- odern masanın etrafına geçerek Koya bir sohbete daldılar. Tabii soh- bet ilmi bir sohbetti. Ancak sohbetin Konusu, hazırlanmış tasarı değildi. Zira Kurucu Meclis Komisyonunun başarılı üyeleri işleri haftanın son günü ikmal etmişler ve tasarıyı Dev- e Hükümet Başkanı Gürsele ve- rilebilecek hale getirmişlerdi. Soh- betin konusu, tasarısı hazır Kurucu Meclisin kuruluş hazırlıklarıydı. Bu demek oluyordu ki, Feyzioğlunun başkanlığında (o çalışmalarının mey- valarını haftanın başında toplıyan ve onları bir sepet içinde Başkan Gür- sele sunmak üzere olan Komisyonun Vazifesi henüz bitmemişti. ği Sohbet ucun zaman devam etti. Nihayet mutabakata varılmış olmalı ki, Başkan Feyzioğlu ayağa kalktı ve baklava biçimi masanın sağ tara- fından dolanarak telefonun bulundu- ğu kısma geçti, bir numara çevirdi ve beklemeğe başladı. Feyzioğlunun- çevirdiği numara Başbakanlık Özel Kalemine ait bir numaraydı. Nihayet karşı taraftan telefon açıldı ve Feyzi- oğlu ile Özel Kalem arasında son de- rece kısa bir muhavere cereyan etti. Feyzioğlu Özel Kalemden bir rande- vu talep ediyor ve Kurucu Meclis ta- sarısını Başkan Gürsele ne zaman sunabileceklerini soruyordu. Cevap için Feyzioğlunun bir müddet bekle- i. Zira Başkan Gürsel daha evvel pek çok kimseye randevu vermişti, günü doluydu. Fakat mese- le Gürsele intikal (edince işler bir- denbire değişti ve bâzı randevular ip- tal edilerek Kurucu Meclis üyelerine kabul saati bildirildi. Başkan Gürsel, verdikleri sözü tutan, vazifelerini za- manında bitiren Komisyon üyelerini saat 16'da kabul edecek ve hazırla- nan tasarıyı alacaktı Bitmeyen bekleyiş Krucu Meclis Komisyonu üyeleri saatlerine baktılar ve daha epey müşahede ettiler. Fakat bu boş zamanı değerlendirme- mek için sebep yoktu. Tekrar bakla- va biçimi masanın etrafına geçtiler ve 43 sayfalık tasarıya önlerine sere - rek sen bir oçalışmaya daha koyul- dular. Bu arada Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sekreterliği, basın men- suplarına beklenen randevunun saa- tini bildiriyor Kurucu Medi Komisyonu üyeleri öğle vakti evlere telefon ederek ye- mek getirttiler. Evden gelen kuru köfte, dışarıdan alınan tahin helva- -ıyla takviye edilince bu mesele de halledilmiş oldu. oKarınları doyan ü- yeler birer fincan da kahve içtiler 6 Kurucu Meclis Komisyonu tasarı ile Başbakanlıkta Gri zarfin içinde sır mı var? ve beklemeğe koyuldular. Bu defa havadan sudan bahsederek dinleni- yorlar ve kendilerini yeni bir çalışma devresine (oşimdiden hazırlıyorlardı. Fakat zaman bir türlü geçmek bil- miyordu. Üyeler kendilerine bir meş- guliyet bulmak ihtiyacını hissettiler. Feyzioğlu tamı tamına 43 sayfa tu- tan 66 maddelik tasarıyı gri bir dos- ya içine itina ile yerleştirdi, sonra baklava biçimi masanın sol tarafın- daki yerine oturdu. Salon, beş pence- reden gelen ışıkla ferah bir manzara arzediyordu. Toplantıda bulunan İs- tanbul Üniversitesi Profesörü Hıfzı Veldet Velidedeoğlu çok sıkılmış ol- malı ki dayanamadı, pencerenin ke- narından dışarıyı seyre koyuldu. Da- ha sonra yerde bir yama gibi sırıtan taba renkli halının üzerinden geçerek uzun arkalıklı koltuklardan birine oturdu. Komisyonun en şık giyinen üyesi İlhan Arsel, köşedeki Üniver- site maketini tetkikle meşguldü. Bu çıkardığı Yenice pake- tinden bir sigara çekti, kendine has ince hareketlerle yaktı ve derin iki nefes çekerek dumanlarını havaya savurdu. Anlaşılan, çalışmaya alış- mış üyeleri bu boşluk, bu bekleyiş sı- kıyordu. Nihayet beklenen saat geldi. Saat- lerin tam 16.02'yi gösterdiği sıratta Feyzioğlu yerinden heyecanla kalktı Wer — Galiba vakit tamam arkadâş- lar, yola çıkalım" dedi. Üyeler başlarını sallıyarak, kara- rı tasvip ettiklerini bildirdiler. Bütün gözler bir anda, masanın üzerinde bu- lunan 240 küsur saatlik çalışmanın mahsulü Kurucu Meclis Tasarısına yöneldi. Feyzioğlu gri renkli dosyayı aldı ve hep birlikte saloüünü çıktılar. Önde Hıfzı Veldet bulunuyordu. Onu sıra ile Arsel, Savcı ve Aksoy tâkip ediyordu. Feyzioğlu en arkadaydı, Orta Doğu Teknik Üniversitesinin pırıl pırıl merdivenlerinden neşeli, fakat bir parça da heyecanlı olarak indiler. Camlı kapıyı geçtiler ve ka- pıda bekleyen, T.C. Kara Yolları Ge - nel Müdürlüğüne ait 2795 plâka nu- maralı station wagon'a bindiler ve Başbakanlığı müteveccihen hareket ettiler. Siyah station wagon'un peşin- den Komisyonun yılmaz takipçileri gazeteciler gidiyorlardı. Siyah station wagon'u Başbakan - lığın önünde gene Basın mensupları karşıladılar ve hemen otomobilden inen üyelerin etrafım aldılar. Komis- yon üyeleri ve gazeteciler hep birlik- te Başbakanlığın merdivenlerini tır- mandılar, sol taraftaki kapıdan gir- diler. Üst kata çıkıldı. Tam bu sıra- da burnu pek hassas olan İlhan Arsel gazetecilere dönerek! "— Yahu burada ilâç dedi. Bir gazeteci hemen cevabı yapış- tırdı: "— İlâç değil İlhan koksa asker kokar" dedi. Bu cevap gülüşmelere sebep oldu. Gazeteciler boş durmuyorlar, ta- sarı hakkında bir şeyler koparabü- mek için ellerinden geleni yapıyorlar- dı. Ne var Ki bu çabalamalar boşa çıktı. Zira Komisyonun ketum üyele- ri bir şey söylemeğe pek niyetli de- gillerdi. Anlaşılan, bu meselede de prensip kararma varılmıştı. Kapının önündeki ve arkasındaki Yin: 16.10'u gösterdiği sıralarda ga- zeteciler ve Komisyon üyeleri 4 numaralı camlı kapısından geçerek Özel Kaleme gelmişler ve beyaz kapı- nın önünde beklemeğe koyulmuşlar- kokuyor" bey, koksa AKİS, 25 KASIM 1960