Turhan Feyzioğlu Başarılı organizatör Ya Hükümet ne olacak? eya beraber ortaya çıkan bir başka mesele, Hükümetin durumu oldu. Bugünkü rejim içinde Devlet Başkanı aynı zamanda Hükümete de başkanlık ediyordu. Devlet Başkam aynı zamanda M.B.K. başkanıydı da.. Şimdi, sivil bir geçici devreye girilir ve parlamenter bir rejim kurulurken statüler ne olacaktı? Devlet Başkam, hukuken olmasa bile fiilen iki Meclis- ten teşekkül edecek o Parlâmentonun başkam vaziyetinde bulunacaktı. Or- taya bir çok başkan çıkıyordu. Tem- silciler Meclisinin bir başkanı olacak- tı. M.B.K. de bir başkana sahip bulu- nacaktı. Bir başkan da Hükümete lâ- zımdı. Devlet Başkam bunların hep- sinin üstünde olacak ve rejimin temi- natını teşkil edecekti. Ama Gürsel bu başkanlıkların hepsini kendi üze- rinde toplayıp fiilen o heyetlerin ida- resini vekillerine mi bırakacaktı, yoksa heyetleri fiilen idare edecek o- lanlar asaleten de o mevkileri işgal edecekler miydi? Hukuki formül henüz belli değil- ken bu haftanın ortasında, heyetlerin başına getirilecek şahıslar aşağı yu- karı biliniyordu. .K. ne Cemal Madanoğlu fiilen başkanlık edecekti. Hükümete fiili başkan Fahri Özdilek olacak ve Parlâmentoya karşı o me- sul bulunacaktı. Temsilciler Meclisi- ne gelince o, kendi başkanım kendi geçecekti. Tabii bu iş de ancak. Mec- lis kurulup ilk toplantısını yaparken olabilecekti. O zamana kadar herkesin istedi- &i kadar hayal kurabilmesi serbestti AKİS, 25 KASIM 1960 Üniversite Bitmeyen kavga B' haftanın başında pazartesi günü başkentin şık a e birinin merdivenlerini tırmanan iki adamdan uzun boylu, kır oc eliyle havada bir daire çizerek: — Bülentinkini anlamıştık, ama Yavuz için ne diyecekler? Yavuzunki neden?" dedi. Uzun boylu, kır saçlı adamın adı Hıfzı Veldet Velidedeoğluydu. İstan- bul Hukuk Fakültesi Dekanı Bulunu- yordu. Başkente bu kerre gelişinin sebebi, Üniversitelerarası kurula ka- tılmak içindi. Cümlesini tamamladık- tan sonra merdiveni tırmanmaya de- vam etti. Yanındaki arkadaşıyla bir- likte küçük holün sağına saptı ve yemek masasının başına oturdu. Velidedeoğlu, öğleden evvel Do- çentler Jürisi için yapılan toplantıda hazır bulunmuş, öğle yemeğini yemek üzere Modem Palasa gelmişti, öğle- den sonra toplanacak olan Kurula da iştirak edecekti. Hakikaten başkentte son haftalar içinde cereyan eden olaylar arasında, biraz geri plânda kalmış gibi görü- nen, aslında son derece önemli bir de çalışma mevcuttu. Bu, Milli Birlik Komitesinin ovazifesinden affettiği 147 öğretim üyesinin durumunu ince- lemek üzere toplanan Üniversitelera- rası kuruldu. Kurulun toplanmasın- dan bir kaç gün evvel başkente gelen İstanbul Üniversitesi (Rektörü Sıd- dık Sami Onar ilk temaslarını yap- mış ve bâzılarına göre Hukuk İmpa- ratoru Hoca, gene işin başını çek- mişti. Onarın ilk teması Ankara Pa- lasın meşhur salonlarında olmuştu. Hocanın konuştuğu, Milli Birlik Ko- mitesi Üyesi İki Albaydı. Albay Acu- ner ve Albay Köksalla yapılan görüş- me hakkında fazla bilgi verilmedi. A- ma görüşmeyi takip eden hâdiseler, p yanmadan halledilmesiyle ilgili fikri kabullendiğini gösterdi. Mesele hakikaten nâzikti. Onar, Acuner ve Köksala hatanın düzeltilmesi gerektiğini, ancak bun- dan Milli Birlik Komitesinin yıpran- mamasını, bir hatayı düzeltirken i- kinci bir hataya düşülmemesini kabul ettiğini anlattı. Komite de aynı şey- leri düşünüyor ama işin halli için bir karar veremiyordu. Devlet ve Hükü- met Başkanı General Gürsele gelince, af hareketinin o düzeltilmesinde son derece dikkatli odavranılması lâzım geldiği kanaatındaydı. İki Albayla yapılan bu görüşme- den sonra Onar, Ziraat Fakültesinin içinde bulunan (Rektörlük binasına gitti. Onar temaslarından arkadaşla YURTTA OLUP BİTENLER rna kısaca bahsetti. Müştereken Devlet Başkanım görmek ve mesele- yi bir kere de onunla ayak üstü dahi olsa görüşmek iyi olacaktı. Bunun için bir randevu temin edilmeli ve Ge- nerale gidilmeliydi. İşi Ankara Üni- versitesi Rektörü Suud Kemal Yet- kin üzerine aldı. Bir otomobile atladı- ğı gibi doğru Köşke gitti ve Cumhur- başkanlığı Genel Sekreteri Osman Köksalla bu hususta görüştü. Köksal meseleyi Generale arzedeceğini söy- ledi ve randevu temini' İçin çalışaca- ğına söz verdi. Ama az sonra Gene- ralin o gün biraz rahatsız olduğu ve üyelerle (o görüşemiyeceği (o bildirildi. Rektör geriye a biraz şaş- kın, biraz da üzgün: İş bununla Liniadi, İkinci bir te- şebbüs daha yapıldı ve o da akim kal- dı. General her nedense Üniversite öğretim, üyeleriyle konuşmağa va- kit bulamamıştı. İşte bu yüzdendir ki pazartesi günü toplanan ve toplan- masının ana sebebi 147 öğretim üye- sinin affi olan Kurulun gündeminde bu meseleyle ilgili madde yoktu. Toplantı saat 10 da Tıp Fakültesi salonunda başladı. Ankara, İstanbul, Ege, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörleri ve Dekanlar toplantıda hazır bulunuyorlardı. Üzeri kalın bir camla kaplı, ortası boş masanın ba- şında Suut Kemal Yetkinle Sıddık Sami Onar yanyana oturdular. Diğer üyeler masanın etrafına sıralandılar. le alman önemli mesele, affedi- len 147 üyeden boşalan kürsülerin doldurulmasıydı. Affedilenler arasın da bulunan doçentler sayısının olduk' Sıddık Sami Onar Suyun başındaki adam